Hergün düzenli olarak yapılması farz olan, vakitleri belli ibadetler vardır. Ancak bu ibadetleri sürekli olarak yerine getiriyor olmak müminlerde hiçbir zaman için düşünülmeden sadece alışkanlıkla yerine getirilen uygulamalara dönüşmez. Tam tersine bu ibadeti Allah için yaptığını bilmek mümine her seferinde yeni bir heyecan ve yeni bir şevk vermelidir. Namaz da bu şekilde sürekli olarak uygulanan ibadetlerdendir.
Kuran´da namaz ibadetinin ne kadar önemli olduğu ve bu ibadette çok titiz olunması gerektiği açıkça bildirilmektedir. İmandan sonra gelen en önemli ibadetlerden olan namaz, müminlere hayatları boyunca sürdürmeleri emredilen, vakitleri belirlenmiş farz olan bir ibadettir. Namaz vesvese yapmadan, sevinçle ve zevkle kılınır. İman sahibi bir insan Allah´ın farz kıldığı namaz ibadetini yaşamı boyunca –sağlık koşulları elverdiği sürece- şevkle sürdürür. Allah salih Müslümanların ibadet şevkini ayetlerde haber verip, namazlarını devamlı kıldıklarını şöyle bildirir:
“(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir. Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır. İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır. Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalacaklardır.” (Müminun Suresi, 8-11)
“ Ki onlar, namazlarında süreklidirler. Ve onların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun olan(lar)için. Onlar, din gününü tasdik etmektedirler. Rablerinin azabına karşı (daimi) bir korku duymaktadırlar. Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz. Ve onlar, ırzlarını (ferç) korurlar; Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar. Fakat bunun ötesini arayanlar, artık onlar sınırı çiğneyenlerdir. (Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. Şahidliklerinde dosdoğru davrananlardır. Namazlarını (titizlikle) koruyanlardır. İşte onlar, cennetler içinde ağırlananlardır.” (Mearic Suresi, 23-35)
Başka ayetlerde şöyle bildirilir:
“İşte bu (Kur´an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap´tır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır.” (En´am Suresi, 92)
“Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran…” (Taha Suresi, 132)
“Namazları ve orta namazını (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun…” (Bakara Suresi, 238)
Hz. İbrahim´in Kuran´da yer alan duası şöyledir:
“Rabbim, beni namazı(mda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur.” (İbrahim Suresi, 40)
ALLAH KURAN´DA NAMAZI DOSDOĞRU KILANLAR İÇİN MÜJDELER VERMEKTEDİR
“Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.” (Bakara Suresi, 3-5)
“İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin Katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara Suresi, 277)
“Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü´minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah´a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz.” (Nisa Suresi, 162)
“Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar, şüphesiz Biz salih olanların ecrini kaybetmeyiz.” (Araf Suresi, 170)
“Mü´minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O´nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. İşte gerçek mü´minler bunlardır. Rableri Katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.” (Enfal Suresi, 2-4)
“Allah´ın mescidlerini, yalnızca Allah´a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah´tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe Suresi, 18)
“Mü´min erkekler ve mü´min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah´a ve Resulü´ne itaat ederler. İşte Allah´ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 71)
“(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah´ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ´tutkuya kaptırıp alıkoymaz´; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. Çünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından arttıracaktır. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır.” (Nur Suresi, 37-38)
“Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. İşte onlar, Rab´lerinden bir hidayet üzerindedirler ve felah bulanlar da onlardır.” (Lokman Suresi, 4-5)
“Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan.” (Ala Suresi, 14-15)
“Gerçekten Allah´ın Kitab´ını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. Çünkü (Allah,) ecirlerini noksansız olarak öder ve Kendi fazlından onlara artırır. Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir.” (Fatır Suresi, 29-30)
“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah´a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” (Bakara Suresi, 177)
“Onlar Allah´ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar. Ve onlar Allah´ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi ulaştırırlar. Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar. Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir. Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından ´salih davranışlarda´ bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler:) "Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel." (Rad Suresi, 20-24)