Derneğin gerçekleştirdiği araştırma, çiftçilerin 5 liraya mal ettikleri mandalini yaklaşık yüzde 66 zarar ederek 2 liraya satmak zorunda kaldığını ortaya koydu. Buna karşın ürünün market raflarında 20 liraya kadar yükseldiği, değer zincirindeki diğer halkalarda ise en yüksek kâr oranının yüzde 10,5 seviyesinde bulunduğu tespit edildi.

Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman ve Tarım Ekonomisti Dr. İbrahim Oğuz, gıda enflasyonu ve bu enflasyonu tetikleyen faktörler üzerine bir basın toplantısı düzenledi. Ataman, Türkiye’de tarımsal üretim zincirinde dönem dönem bazı kesimlerin hedef gösterildiğini, bu durumun enflasyonun gerçek nedenlerini gölgelediğini ifade etti. “Herkes birbirini suçluyor, izlenebilirlik azalıyor, fiyat oluşumu karanlığa çekiliyor. Tüketici çözümsüzlük duygusuna itilerek panik davranışına yönlendiriliyor” dedi.

Ataman, yaşanan durumun yalnızca gıda enflasyonu değil, aynı zamanda bir “endişe enflasyonu” olduğunu vurguladı. Değer zincirinde, bir yandan panik kaynaklı talep artışıyla fiyatların şiştiğini, diğer yandan depolama eğilimlerindeki değişim ve aracıların maliyet hesaplarına risk primi eklemesinin tüketiciyi sistemin dışına iten bir tablo oluşturduğunu belirtti.

Türkiye’de aradaki maliyetlerin gereksiz olduğu algısının önemli bir yanılgı olduğunu dile getiren Ataman, bu nedenle TÜFE ve ÜFE benzeri şekilde, değer zincirine ilişkin düzenli aylık raporların yayımlanmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Bu işte bir terslik var

Almanya’da öğretim görevlisi olarak görev yapan Tarım Ekonomisti Dr. İbrahim Oğuz, tarla ile market arasındaki fiyat değişimlerini ele alan araştırmasının sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştı.

Araştırmaya göre, 1 kilogram mandalinanın üretim maliyeti 5,8 lira olmasına rağmen çiftçi ürünü yaklaşık yüzde 66 zarar ederek 2 liraya elden çıkarmak durumunda kalıyor. Ürün daha sonra aracı, işleyici ya da üretici tarafından maliyet üzerine yüzde 8 kâr eklenerek 10,3 liradan satışa sunuluyor. Toptancı aşamasında yine yaklaşık yüzde 8 kâr eklenmesiyle fiyat 12,75 liraya yükseliyor. Market raflarına geldiğinde ise ürün 19,9 liraya satılıyor ve bu noktadaki kâr marjı yaklaşık yüzde 10 olarak hesaplanıyor.

Yani çiftçinin yüzde 66 zarar ettiği üründen, aracı kalemlerin kâr oranları yüzde 8-10 arasında değişiyor. Bir başka ifade ile değer zincirinde fahiş kâr elde eden grup çok gözlenmezken, olan üretici ve tüketiciye oluyor.

Kaynak: Ekonomim