Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışında yaptığı konuşmada, "Yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208’lere ulaştırdık" dedi. Tekin ayrıca, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bir üniversitenin akademik yılı açılışı törenine katıldı. Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Bugün güne bizi tedirgin eden bir haberle uyandık. Türkiye bir deprem kuşağında yer alan bir ülke. Bütün milletimize geçmiş olsun diyorum. İnşallah Allah bir daha bize böyle felaketler yaşatmaz. Bu hafta Cumhuriyetimizin 102’nci yaşını kutluyoruz. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Bize Cumhuriyeti kuran ve emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün büyüklerimizi hayırla, saygı ve minnetle anıyoruz. Bizim yaklaşık 75 bin tane okulumuz var. Yine yaklaşık rakamları yuvarlayarak söylüyorum. Yaklaşık 750 bin adet dersliğimiz var. Okullarımızın dışındaki kurumlarla beraber baktığımızda 100 binin üzerinde kurum var. Yani okul artı halk eğitim merkezi olgunlaşma, kurs merkezi vb. ifadelerle tanımlanan 100 binin üzerinde hizmet verilen kurumumuz var. Yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenimiz var. Sistemin içerisinde çalışan ve resmi okullarda ve özel okullarda çalışan öğretmenlerimizle beraber 1 milyon 200 bin kişi. Yaklaşık 18 milyon öğrencimiz var. Dolayısıyla rakamları topladığımızda her çocuğumuzun her öğretmenimizin ailesini ebeveynlerini çocuklarını hesaba kattığımızda kabaca 86 milyonun tamamını ilgilendiren tamamıyla birlikte hareket etmek durumunda olan, tamamının duygu, düşünce ve değerlerine saygı duyması gereken, saygı duyması beklenen bir bakanlığız. Bu kadar büyük bir yapı içerisinde ortak değerleri bulup bu ortak değerleri çocuklarımıza öğretmeye çalışmak bakanlığımızın ana misyonlarından bir tanesi. Cumhuriyet Bayramı da bizim önemli değerlerimizden bir tanesi" diye konuştu.
"Üniversiteleri öğretim üyelerinin ve nihayetinde milletin değerlerinin yaşandığı yerler halinde dönüştürdük"
Üniversiteleri milletin değerlerinin yaşandığı yerler haline geldiğini belirten Tekin, "Bu ülkede üniversiteler kimi dönemlerde vesayetin gölgesinde kaldı. 27 Mayıs darbesini hepiniz hatırlayacaksınız. 27 Mayıs darbesinden sonra görevinden uzaklaştırılan akademisyenler 27 Mayıs darbesini bizzat Başbakanlığın talimatıyla ak devrim olarak tanımlamak zorunda bırakılan akademisyenler, yine aynı şekilde 12 Mart sürecinde üniversiteden uzaklaştırılan akademisyenler, 12 Eylül 1980 sonrası üniversitelerde akademik etkinlikleri sebebiyle üniversiteden uzaklaştırılanlar. 28 Şubat süreci. Bunların hepsi bizim akademik tarihimizde, bilim tarihimizde kara sayfalar olarak yerini aldı. Bilim yuvalarının ideolojik kavganın sahnesine çevrildiği, gençlerin hayallerinin yasaklarla sınandığı günlerdi bunlar. Başörtüsü bahane edilerek kurulan ikna odaları bu yasakların hafızalarımızda olan en acı örneklerinden bir tanesi. Çok şükür bu sayfaların hepsini kapattık. Üniversitelerin öğretim üyelerinin ve nihayetinde milletin değerlerinin yaşandığı yerler halinde dönüştürdük. Bugün en önemli vazifemiz bu kazanımları daha da tahkim edecek kampüsleri yasaklardan, dayatmalardan, marjinal dayatmaların gürültüsünden uzak tutarak düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı haline dönüştürmek en önemli görevlerimiz" dedi.
"Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir"
"Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir" diyen Tekin, "Üniversite düşüncenin merkezi olarak kabul edilmelidir. Üniversiteleri sadece ve sadece birer meslek lisesi konumuna indirgeyip mesleki kariyer imkanı sunan birimler haline dönüştürmenin çok ötesine geçmemiz gerekir. Yeteneği keşfeden entelektüel, ufku genişleten kendi geleneğini çağın diliyle buluşturan müesseseler olarak tanımlamamız gerekir. Üniversiteyi salt bilim ya da meslek öğrenme yerine indirgemek, tarihe haksızlık, yarınımıza kötülüktür. Üniversite toplumun tam merkezinde durur çünkü. Kültürün aktarımına ve yenilenmesine öncülük eder, devrinin fikirler sistemini inşa eder. Üniversitelerimiz ne kadar dinamik, üretken, özgür ve gelişmiş olursa, toplumumuz o derece dirayetli ,müreffeh, demokratik ve özgür olacağının farkında olmamız lazım. Tersi durumda ise önce durağanlaşma, ardından eğitimde, kültürde, sanatta, bilimde ve sanayide gerileme kaçınılmaz olacağını hatırlamamız gerekir. Hiç şüphesiz yalın olan hakikat şudur ki bilgi kimdeyse istikamet ona döner. İlim ve akademide geriye düşen, pazarda, sanatta ve diplomaside de gerilemeyi durduramaz" ifadelerini kullandı.
"22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208’lere ulaştırdık"
22 yıl önce 76 olan üniversite sayısının bugün 208 olduğunu söyleyen Tekin, "Nitekim bu ölçüyü rehber alarak, yükseköğretimi 22 yılda erişilebilir kıldık. 81 ilimizin tamamında yükseköğretim kurumları inşa ettik. 22 yıl önce 76 olan üniversite sayımızı bugün 208’lere ulaştırdık. Yüksek öğretime erişimi yaygınlaştırdık. Net okullaşma oranını hem zorunlu eğitimde hem de yükseköğretimde 3 kattan fazla arttırarak yepyeni bir eşiğe eriştik. Avrupa yükseköğrenim alanında ön sıralara yürüyen bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıkardık. Eğitim imkânına geç kavuşmuş 34 yaş üstü kadınlarımıza ayrılan ek kontenjanlar ve şehit-gazi yakınlarına sağladığımız özel imkânlar, kapsayıcılığı ilke hâline getirdi. Bu kazanımlardan geriye gidişe izin vermeyeceğiz; üniversitelerimizin bir daha yasakla, baskıyla, ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. Kampüs, düşüncenin, araştırmanın ve nezaketli müzakerenin alanı olarak kalacak" şeklinde konuştu.
Sözlerine devam eden Tekin, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizdir. Geçen yıl uygulamaya koyduğumuz ve aşamalı bir şekilde devam edecek olan modelimiz, çocuğun dil-akıl-karakter bütünlüğünü aynı anda beslemeyi, öğrenmeyi okul duvarlarının dışına taşıyıp hayatla eklemlemeyi hedeflemektedir. Eleştirel düşünme, estetik duyarlık ve merhamet ahlâkını aynı zeminde buluşturmaktadır. Bu yaklaşım, yerli müktesebatla evrensel bilgi arasında hakikatli bir köprü kurmakta, program tasarımından ölçme-değerlendirmeye kadar tüm süreçleri veriyle ve sahadan gelen geri bildirimle sürekli kalibre etmektedir. Ancak altını özenle çizmeliyim ki modelimizin sürekli kalibrasyonu, ölçme-değerlendirme standartlarının güncellenmesi, öğretim tasarımlarının disiplinler arası zenginleşmesi ancak sizlerin katkısıyla mümkün. Eğitim fakülteleri ile sahadaki okullar arasında, üniversite kürsüsünden öğretmenler odasına ve sınıfa uzanan ortak araştırmalar, etki analizleri, tasarım atölyeleri ve laboratuvar okul ağları bu işin omurgasıdır. Biz Millî Eğitim olarak kapımızı sonuna kadar açtık. Bu iş birliğini günübirlik projelere ve protokollere bırakmamak, kalıcı ve sistematik kılmak için Millî Eğitim Akademisini hayata geçirdik. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Millî Eğitim Akademimiz, üniversitelerimizin bilgi birikimini sahaya daha hızlı, daha tutarlı ve daha etkili taşıyacak bir ortak platformdur. Öğretmenlik, toplumsal birlikteliğin, demokratik kültürün ve devlet kapasitesinin temel sütunudur" ifadelerine yer verdi.
Milli Eğitim Akademisi hakkında bilgi veren Bakın Tekin, "Milli Eğitim Akademisi’nde 3 tane temel işlevi yerine getirmek istiyoruz. Bunlardan birincisi mesleğe girişte birincisi, mesleğe girişte uygulama yoğun hazırlıktır. Üniversitelerimizin verdiği kuramsal temelin üzerine, gerçek sınıf ortamlarında uzun süreli okul içi uygulamalarla (farklı okul türleri ve sosyoekonomik çevrelerde), usta öğretmen eşliğinde mentorlukla, ölçme-değerlendirme, sınıf yönetimi, kapsayıcı eğitim, özel eğitim, rehberlik ve dijital pedagojiler-yapay zekâ okuryazarlığı gibi alanlarda uygulamalı yeterlikler ekleyeceğiz. İkincisi, beşer yıllık periyotlarla sürekli mesleki gelişimdir. Öğretmenlerimiz branş temelli modüllerle düzenli olarak güncellenecek; bilimin ilkeleri, meslek etiği, özel eğitim ve rehberlik, ölçme-değerlendirme, sınıf içi teknoloji entegrasyonu ve yapay zekâ okuryazarlığı gibi başlıklar üniversite öğretim üyeleriyle birlikte yürütülecektir. Modüller sahadan gelen veri ve etki analizlerine göre yenilenerek öğretmenlerimizin mesleki portfolyolarına işlenecektir. Üçüncüsü, eğitim kurumu yöneticisi yetiştirmedir. Okul liderliği, öğretimsel liderlik, okul iklimi ve kültürü, kriz ve bütçe yönetimi, mevzuat, veri temelli karar alma ve paydaş iletişimi alanlarında kurumsal bir program sunacağız" dedi.





