Değerli okurum.
Benim ülkemde her şeyin düzelmesi için, şu tek şeyin düzelmesi şart; KAFA YAPISI.
Hani, Sıla diyordu ya; kafa nereye, biz oraya… Çok doğru bi´söz…
Ya Allah aşkına, baştan savmacı, yılgın, yılışık, yalancı tutumlarımızı kenara itip, şöyle bir silkinmemiz gerekmiyor mu kafadan? Çeki düzen vermemiz?
Bunları neye istinaden söylüyorum? Anlatayım bir hikâye, bak, bana hak vereceksin;
El feneri alacağım eve. Durdum işportacının önüne. Baktım, sıra sıra dizmiş.
Fiyatlar arasında saçma sapan uçurumlar var. Merak ettim açıkçası.
Sordum;
-Şu ne kadar?
-5 lira abi. Yerli malı.
-Peki şu?
-10 lira abi. Çin.
-Peki ya şu?
-O ise 30 lira ağabey. Hakiki Alman.
“Yerli niye 5 lira da, Alman 30 lira?” diyiverdim.
Adam, şöyle bi´güldü (Meşhur işportacı gülüşü olur ya, alaycı alaycı). Ve dedi ki;
-Abi, dalga mı geçiyon? Alman malından bahsediyorsun. Alman´la yerli bir mi?
Utandım. Ülkem adına vallahi utandım.
Neden, Türk malı bir ürün, Alman malının aşağısındaydı? Neden bizim de adamakıllı bir kalite standardımız yoktu? Ki, bu kadar ucuzdu. Çin malından bile…
“Türk Malı” dendiğinde, neden Almanlarınki gibi, dünyayı teknolojimiz karşısında ceket ilikletemiyorduk?
Neden biz, kendi kendimizi her zaman indirgiyorduk?
“5 dakikaya ordayım” diyip de, yarım saat oracıkta ağaç ettiğin insanları unutma!
“Dayanıklıdır, tekmele, örsele, camdan at, hiçbir şey olmaz abi. Taşşşş gibi maşallah!” diyerek kandırdığın, daha ikinci günden arıza çıkaran buzdolabına “garanti dışı” diyerek sepetlediğin o değerli müşterilerini unutma!
“Son fiyat 500 lira. O da sana güzel ablam” diyip de yılıştıklarından hiç bahsetmeyeyim istersen.
“Amaaaan! Boş ver, sen mi kurtaracaaaan memleketi” diyerekten, yan gelip yattığın günleri de hatırlasana bir!
Şöyle bir baksana kendine… Neyi mükemmel, neyi baştan savma yapıyorsun?
Sen, ben, o, bu, şu… Yahu şöyle bi´tepeden tırnağa bir inceleyelim kendimizi. Hepimiz!
Hatalarımız, eksiklerimiz, doğrularımız, yanlışlarımız, başarılarımız ne? İrdeleyelim!
Hani şu “gâvur” Avrupalıdan neyimiz eksikti? Hani şu, Necip Fazıl üstadın “yaşamları dinimiz, dinleri yaşamlarımız gibi” dediği o Avrupalıdan… Bi´görelim.
El, ayak, göz, parmak, beyin? Onlarda da var, bizde de. Elhamdülillah.
E peki, neyin eksik hemşerim?
Ne mi eksik? Özveri. Önemseme duygusu. Dürüstlük. Ve inanç. Başarıya inanç.
Kaldı mı başka bir şey? Son söz olarak, sana şunu söylüyorum;
Ey Türk! Titre ve kendine dön! Ziya POLAT-07.07.2015