Bir dönem Osmanlı’nın “ipek başkenti” olarak ünlenen Bursa, yüzyıllar boyunca dünya tekstilinin merkezlerinden biri olarak anılıyordu. Ancak The Economist dergisine göre, Türkiye’nin bir zamanlar parlayan tekstil sektörü bugün ciddi bir duraklama dönemine girdi.
Ülke hâlâ küresel tekstil tedarikçileri arasında önemli bir konumda olsa da, Türkiye’nin dünya pazarındaki payı son 30 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 3’ün altına indi. Derginin verilerine göre, 2025’in ilk yarısında Bangladeş ve Vietnam’ın ihracatında çift haneli artış görülürken, Türkiye’nin tekstil ihracatı yüzde 6,9 oranında geriledi.
İhracatla birlikte istihdam da sert biçimde sarsıldı. 2022’de 22 milyar dolar olan tekstil ihracatının bu yıl 17 milyar dolara düşmesi öngörülüyor; bu da üç yılda yaklaşık yüzde 23’lük bir kayba karşılık geliyor. Krizin sonuçları yalnızca ihracat rakamlarında değil, sektördeki istihdamda da açıkça görülüyor: Yaklaşık 310 bin kişi işini kaybetti, 6 bin firma faaliyetini durdurdu ve çok sayıda üretici tesisini Mısır’a taşıdı.
The Economist dergisi, Türkiye tekstil sektöründeki gerilemenin temel nedenleri arasında yüksek faiz oranlarını ve aşırı değerli Türk lirasını gösterdi. Enflasyonun hâlâ yüzde 33 civarında seyrettiği ülkede, 2022 başından bu yana asgari ücretin dolar karşılığı yüzde 60’tan fazla artarak 383 dolardan 620 dolara çıkması ihracatçıların maliyetlerini önemli ölçüde artırdı.
Bu tablo, Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflattı. Türk İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, durumu “Avrupalı müşteriler, biz Çin’den yüzde 15-20 daha pahalı olsak da Türkiye’yi tercih ederdi. Ancak fiyat farkı yüzde 50’ye ulaşınca artık bu tercih ortadan kalktı” sözleriyle anlattı.
Öte yandan Avrupa pazarında Çin yeniden ön plana çıktı. 2025’in ilk yarısında Çin’in Avrupa Birliği’ne yaptığı tekstil ihracatı yüzde 20 oranında arttı. ABD’nin ticaret politikalarında yaptığı değişiklikler de siparişlerin önemli bir kısmının yeniden Çin’e yönelmesine neden oldu.
Türkiye’de son on yılda tekstil atölyelerinde 250 bin ila 400 bin Suriyeli mülteci çalışıyordu. Ancak Suriye iç savaşının bitmesi ve Esad rejiminin 2024 sonunda çökmesi sonrasında bu işçilerin yaklaşık yüzde 20’si ülkelerine geri döndü.
Bu durum üretimde iş gücü açığı yaratırken, Giyimkent Başkanı Muzaffer Cevizli, “Gençler artık masa başı işleri tercih ediyor. Rekabetçi ücret versek bile işçi bulamıyoruz,” diyerek sektörün başka bir zorlukla karşı karşıya olduğunu belirtti.
The Economist analizine göre, Türkiye’de tekstil sektöründe yaşanan gerileme geçici bir duraklama değil, köklü bir dönüşümün habercisi. Dergi, ucuz iş gücüne dayalı üretim döneminin kapandığını, Türkiye’nin artık markalaşma, özgün tasarım, hızlı teslimat ve özel üretim alanlarına yönelmek zorunda olduğunu vurguluyor.
Sektördeki büyük oyunculardan Eroğlu ve LC Waikiki gibi firmalar, maliyet avantajı sağlamak amacıyla üretimlerinin bir kısmını şimdiden Mısır’a kaydırmış durumda. The Economist, Türkiye’nin tekstil sanayisinin yeniden güçlenebilmesi için “Avrupa’nın Çin’i olma” stratejisinden vazgeçip, kendi kimliğini ve rekabet gücünü yeniden tanımlaması gerektiğini ifade ediyor.
 
            





