Bu strateji belgesiyle İngiltere, savunma, dış politika ve güvenlik alanlarında gelecek yıllara dair yol haritasını kamuoyuna duyurdu. “Tehlikeli bir dünyada halkını koruma” anlayışıyla hazırlanan belgede Türkiye’ye özel bir başlık ayrıldı. Ankara’nın NATO’daki yeri ve bölgesel etkisi, bugüne kadar olmadığı kadar açık bir ifadeyle vurgulandı.
Belgede Türkiye, sadece NATO’nun önde gelen üyelerinden biri olarak değil, aynı zamanda Birleşik Krallık’ın Avrupa’daki ve ittifakın kanatlarındaki güvenlik çıkarları açısından “zorunlu” bir ortak olarak tanımlandı. Karadeniz, Kafkaslar, Orta Doğu ve Afrika’nın kesişim noktasındaki stratejik konumu sayesinde Türkiye’nin NATO ve ikili ilişkiler bağlamında kilit ortak olmaya devam ettiği belirtildi. Türkiye ile yürütülen işbirliğinin güçlü askeri entegrasyon ve savunma sanayi ortaklığı zemininde sürdüğü vurgulandı.
Strateji belgesinde İngiltere’nin NATO’yu merkeze alan bir yaklaşım benimsediği ifade edilerek, “önce NATO” prensibi doğrultusunda askeri planlama, yatırım, eğitim ve teçhizat temininde bu çizginin korunacağı belirtildi. NATO’nun 75 yıllık barış ve istikrar misyonuna olan bağlılık dile getirildi. Aynı belgede Birleşik Krallık’ın Polonya, Norveç, Kanada ve İtalya gibi ülkelerle olan savunma ilişkilerini derinleştirme hedefi teyit edilirken, Türkiye’nin özellikle coğrafi avantajları ve kapsamlı işbirliği olanakları nedeniyle öncelikli ortak konumuna yerleştiği vurgulandı.
Türkiye ile savunma sanayi entegrasyonunun derinliği üzerinde durulan raporda, Ankara’nın NATO’nun güneydoğusundaki güvenliği sağlama rolünün kilit önemde olduğu ifade edildi. Bu bağlamda Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki savunma işbirliğinin önümüzdeki dönemde daha da gelişeceği öngörüldü. Raporda yer alan Türkiye bölümü sadece NATO bağlamıyla sınırlı kalmayarak, Birleşik Krallık’ın Avrupa dışı güvenlik stratejileri içinde de özel olarak incelendi. Türkiye’nin Orta Doğu, Afrika ve Kafkaslar gibi kriz bölgelerine olan yakınlığı, bölgesel istikrar açısından belirleyici unsur olarak değerlendirildi. Bu stratejik coğrafyanın, İngiltere için önemli güvenlik çıkarları barındırdığı açıklandı.
Öte yandan İngiltere, yayımladığı belgeyle Ortadoğu’ya dair tutumunu da netleştirdi. İki devletli çözüm vizyonu doğrultusunda hem güvenli bir İsrail’e hem de Filistin devletinin ilerletilmesine olan bağlılık teyit edildi. Raporda ayrıca İsrail-İran ve Hindistan-Pakistan eksenindeki askeri gerilimlerin yalnızca bölgesel bir sorun değil, İngiltere’nin ekonomik geleceği için de tehdit oluşturduğu belirtildi. Çin’e yönelik değerlendirmeler de belgeye yansıdı. Güçlü merkezi yönetimi ve dünya üzerindeki ikinci büyük ekonomi konumuyla Çin’in yarattığı rekabetin, İngiliz vatandaşlarının yaşamları üzerinde potansiyel olarak önemli sonuçlar doğurabileceği kaydedildi.