Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşma yapan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Yerel yönetimlerde hedef haline getiriliyoruz. Hepinizin bildiği gibi, soruşturmalarla, kayyum tehdidiyle, algı kampanyalarıyla karşı karşıyayız. İtibarsızlaştırma girişimleri her geçen gün artıyor. Bu tabloyu görmeden politika üretmemiz mümkün değil. Çünkü bu baskılar yalnızca bizlere değil, aslında bu ülkenin yerel demokrasi iradesine yöneliktir” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve beraberindeki ilçe belediye başkanları, kentin sorunlarını değerlendirdikleri bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan ile CHP Bursa milletvekilleri Hasan Öztürk ve Orhan Sarıbal da katıldı.
Toplantıda dikkat çeken konuşmalardan birini Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç yaptı.
Dalgıç "Yaşam kalitesini yükseltmeyi bir görev sayıyoruz. Bu görevi yerine getirirken her gün karşımıza çıkan engelleri ya da hesapları, aslında kararlılığımızın etkisi olarak görüyoruz. Bugün Mudanya, adeta bir İzmir Belediyesi vizyonuna sahip. Bu anlayış kendini projelerle ve o projelerin taşıdığı anlamla gösteriyor.
Tarihini unutmayan ama geleceğini de planlayan bir Mudanya için çalışıyoruz. Mütareke mirasına sahip çıktık. Cumhuriyet Parkı’nı açtık. Uğur Mumcu Kültür Merkezi’ni restore ediyoruz. Tirilye zeytinyağına coğrafi işaret almak için çalışmalar yürütüyoruz. Çünkü biz geçmişe saygıyı sadece anmalarda değil, ürettiğimiz politikalarla da gösteriyoruz.
Marmara’da büyük bir deprem beklenirken – biraz önce Şükrü Başkan’ın da ifade ettiği gibi – biz harekete geçtik. Risk analizlerini tamamladık, yerinde dönüşüm projelerini başlattık ve uydu üzerinden tam izleme sistemini hayata geçirdik. Çünkü biz, afetleri “yöneten” bir anlayışla karşılamaya inanıyoruz.
Çocuklara oyun sokakları, kadınlara eşitlik merkezleri, sivil toplum kuruluşlarına yerleşkeler, gençlere ise sağlıklı yaşam alanları kuruyoruz. Çünkü biz geleceği sadece sözle değil, eylemle inşa ediyoruz.
Tarımı, yerel üretimi ve kooperatifçiliği aynı çatı altında topladık. Zeytinimizi, incirimizi, şeftalimizi kurutup markalaştırdık. Çünkü biz ekonomiyi, vergi yükünü artırarak değil, üretimi artırarak büyüteceğimize inanıyoruz.
Mudanya’da küfürü değil, güzeli çoğaltmak istiyoruz. Üreticiyi koruyoruz. Çocukları kırsalda yaşayan ve bu nedenle formal eğitime geç başlayan aileler için köy akademileri kurduk. Çocuk merkezleriyle sosyal devletin eksik kaldığı her noktada, yerel yönetim olarak devreye girdik.
Hiç kimseye ayrıcalık tanımadan, kimseyi dışlamadan çalışıyoruz. Bütün bunları yaparken yalnız bırakıldığımızı da ifade etmeliyim. Biraz önce İl Başkanımızın da söylediği gibi, ne yazık ki yeterince desteklenmedik; hatta kimi zaman engellendik.
İyi ki varsınız denmesi gereken projeler yerine, dedikodular gündem oldu. Harcamalarımız değil, harcayamadıklarımız konuşuldu. Bazı yapılar hizmeti değil, hatayı aradı.
Bizim için mesele dedikodu değil, dayanışmadır. Ama bazıları kulaklarını denize değil, fısıltılara veriyor. Elbette biz geri adım atmadık. Çünkü halkın ihtiyacı bizim için siyasi manevralardan çok daha önemlidir. Ama şunu açıkça söylemek zorundayım: Bu işler kendiliğinden olmuyor. Bu işler, önümüze çıkan her engele rağmen mücadeleyle oluyor. İşte bu yüzden bizim belediyeciliğimiz bir “rağmen belediyeciliği”dir. Yerel yönetimlerde hedef haline getiriliyoruz. Hepinizin bildiği gibi, soruşturmalarla, kayyum tehdidiyle, algı kampanyalarıyla karşı karşıyayız. İtibarsızlaştırma girişimleri her geçen gün artıyor. Bu tabloyu görmeden politika üretmemiz mümkün değil. Çünkü bu baskılar yalnızca bizlere değil, aslında bu ülkenin yerel demokrasi iradesine yöneliktir. Ve bu yüzden biliyoruz: Yetki kullanılabilir ama meşruiyet halktan gelir. Soruşturma açılabilir ama halkın gönlüne kimse kayyum atayamaz. Ben burada yalnızca Mudanya’yı anlatmıyorum size. Aslında hepimiz aynı hikâyeyi yaşıyoruz" ifadelerine yer verdi.

Muhabir: ŞERİFE ÖZ