İlk ve orta öğretimde milyonlarca öğrenci 2017-2018 öğretim yılı sömestri tatiline Cuma günü girdiler. 15 gün sürecek olan yarıyıl tatilinin tüm öğrenciler için iyi, güzel ve mutlu geçmesini diliyorum.

Karneleri iyi olsun veya olmasın bütün öğrencileri tebrik ediyor ve kutluyorum. Karnesini alınca sevinen ve üzülenler olacaktır. Sabahın alaca karanlığında okul yolunu tutan, akşamın zifiri karanlığında evinin yolunu ailelerinin yardımı ile bulan bütün çocukları elbette tebrik etmeli ve kutlamalıyız.

Bir eğitimci olarak ailelere bazı tavsiyelerim olacaktır. Çocuğunuzun aldığı karneler aynı zamanda sizin karnenizdir. Teşekkür alan, takdir alan öğrencilerin sevinçleri velilerle de paylaşılmalı ama aşırıya kaçıp çocuk şımartılmamalı, fazla pahalı hediyeler yerine münasip uygun hediyelerle ödüllendiriniz. Karnesinde beklenen yeterli başarıyı yansıtmayan çocuklar azarlanmamalı, onlara kırıcı davranılmamalı, yinede basitte olsa ufak tefek hediyelerle gönülleri alınmalı, onlara moral aşılanmalı, ikinci yarıyıl için motive edilmeliler. Bu tür öğrencilerin velileri, anne babaları birazda kendilerini sorgulamalı, çocuğu için yeterli ilgiyi gösterebilmişler mi? Onu sevgileriyle desteklemişler mi? Okul idaresiyle gerekli irtibat kurulmuş, çocuğun okuldaki davranışları, okula ve derslere ilgisi takip edilmiş mi? Sömestri tatilleri öğrencilerin ruhen ve bedenen dinlenmeleri içindir. Ancak bu süre içinde öğrenciler kitap okumaktan uzak durmamalılar. Zaman zaman ders notlarına da bakabilirler.

EĞİTİMDE DAYAK OLAMAMALI;
Öğrencilerin karne aldıkları bu günlerde, anne babalar karnesinde kırık not olan çocuklarını asla dayakla cezalandırmaya kalkmasınlar. Eğitimde, gerek okulda gerek evde terbiye amaçlı bile olsa çocuk asla dövülmemeli. Çocuk sevgiyle büyür bu unutulmamalı. Bir eğitimci olarak, dayağın çocukta ne tür travmalara neden olduğunu açıklamaya çalışacağım: Çocuk, iyi birisi olarak dünyaya gelir. Onu ilerisi için iyi ve kötü yapan çevresidir. Bu çevre ailedir, mahallesidir, okuludur. Eğitimde dayağın yeri yoktur. Dayakla iyi insan yetiştirilemez. Dayak yiyen çocukta görülmesi muhtemel arızalar şunlardır.

1- Küçükken dayak yiyen çocuk büyüyünce iade eder,
2- Dayak, çocuğun onurunu incitir, kalbini kırar, çekingen ve saldırgan yapar.
3- Dayağa alışan çocuk cezaya aldırmaz, evi terk eder, evden uzaklaşır, sokağa itilir, arsız ve yalancı olur,
4- Çocuğun korkutulması onu pısırık ve başarısız yapar. İçine kapanmasına, bunalıma düşmesine neden olur. Zeka geriliğine ve sinirlilik hallerine sebep olur.
İbni Haldun Mukaddimesin de şöyle der : “Çocuklar için verilen ağır cezalar zararlıdır. Çünkü, şiddet kötü bir ortam meydana getirir. Baskı altında yetişen çocuk, kabiliyetlerini geliştiremez, hevesi yok olur. Ceza ve korku çocuğu tembelliğe sürükler. Çocuğu ikiyüzlü yapar. Cezadan kurtulmak için, hileye sapar. Netice de hile ve ikiyüzlülük huy haline gelir.İnsani vasıflar fesada uğrar.”

ÖYLEYSE NE YAPILMALI:
1- Çocuğa çok yumuşak davranılması onu ana kuzusu yapar. Kontrolsüz bırakılırsa da yabani olur.
2- Hatalarından dolayı ayıplanmamalı, alay edilmemelidir. Korkaklığı iki de bir yüzüne vurulmamalı.
3- Çocukları fazla sıkmak sorunları da beraberinde getirir. Onun için hoşgörüyle disiplin arası olmalı, yani tatlı sert olunmalı.
4- Çocuklara normal yetişkinlere yapıldığı gibi davranılmalı, bir konu karşısında ona da fikri sorulmalı ve onunda fikirlerine değer verilmeli, çocuk, toplumda ve ailede bir değer olduğunu hissetmelidir.
5-Kötü çocuk, cezalandırma ve dayak yerine şefkat ister, güzel diyalog ister, güzel yaklaşım ister.

Dayak cennetten çıkmadır diyenlere bir çift sözüm vardır; dayak cennetten çıkma ise onca insan cennete gitmek için niçin çaba gösteriyorlar? Ne cennette dayak vardır, nede dayak cennetten çıkmadır. Mahalle mekteplerinde elinde uzun sopalı birileri ders verir, oturduğu yerden de çocukları uzun sopası ile haşlardı. O zamanın softalarının uyduruk deyimleridir ve anne babanın da çocuklarını o kişilere teslim ederken “eti senin kemiği benim” demeleri çocuk eğitimi için ne feci şeylerdi. Modern ve çağdaş eğitimde asla dayağın yeri yoktur. Meslek hayatımda daima çocuktan yana oldum, dayak atanların karşısında olmuşumdur. Bu öğretmen de olsa anne baba da olsa tavrım hiç değişmemiştir. Dayak yiyerek okuldan kaçan çocukları sevgim ve onlara verdiğim değerle okula gelmelerini sağlamış bir eğitimciyim.

Üzülerek görüyor okuyor ve duyuyoruz ki 16 yaşındaki erkek öğrencisini diz çöktürerek döven bayan öğretmeni, kız öğrenciyi maket bıçağı ile tehdit eden öğretmeni, öğrencisini döven okul müdürünün MEB müfettişlerince haklı bulunup müdürün korunması, sonuçta okulu terk eden öğrenci haberlerini hayretle ve üzüntüyle basından izliyoruz. Çocuk kavgalarının temelinde, arkadaşını bıçaklayarak öldüren çocukları, öğretmenini pompalı tüfekle öldüren çocukların geçmişlerini araştırın mutlaka o çocuğun dayakla yetiştirildiği gerçeğini göreceksiniz. Ağladığı çocuğunu döverek öldüren anne babaların geçmişlerini araştırdığınız da kötü yetiştirilmelerinin olduğunu, hayatların da korkunç dayak yedikleri gerçeğine ulaşırsınız.

Keşke çocuğumu dövmeseydim diyecek anne babaların ve öğretmenlerin bu fiili işlemeden önce çok düşünmeleri gerektiğini tavsiye ediyorum.