Geçen günlerde çok ilginç bir olaya şahit olduk. Örneğine çok az şahit olduğumuz bir olayla karşı karşıyayız arkadaşlar. Ralp Samuel adında Hintli bir genç, anne babasına rızası olmadan kendini dünyaya getirdiği için dava açtı. Evet, yanlış duymadınız durum aynen böyle. Bende ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Hatta o meşhur internet trollerinden biri olduğunu düşündüm. Lakin röportajını okuyunca inandım. İlk tepkim Allah akıl fikir versin demek oldu. Olaya inandım inanmasına da nasıl yaklaşacağımı pek bilemedim. Kafamdaki soruları bir kenara bırakıp, önyargısız röportajı okumaya koyuldum. Ralp Samuel kendini antinatalist olarak tanımlıyor. Yani doğum karşıtlığı diye de tanımlayabiliriz. Günlük hayatımızda nadir duyduğumuz terimlerden biri. Belki de çoğumuz duymamıştır.

Bu akımın mottosu şöyle:" Bu kötü dünyaya çocuk getirip onların acı çekmesine sebep olmak zalimliktir." Bu akımın kökeni Budizm anlayışındaki: "Doğum hayat boyu yaşanacak acıların başlangıcıdır." sözleri etkili olmuştur.

Bizim dini inanışımıza da ters bir yapıdadır. Sadece bizim anlayışımıza değil doğa kanunlarına da aykırı bir akım. Samuel, aslında çok mutlu ve huzurlu bir ailede yetiştiğini, anne-babasını çok sevdiğini söyleyerek bizi ters köşe yapıyor. O zaman zorun ne kardeşim dediğinizi duyar gibiyim. Ralp devam ediyor. Bu kötü dünyaya çocuk getirmenin zalimlik olduğu üzerine basarak belirtiyor. Çocuk doğurmanın sosyal, ekonomik ve çevresel çöküşü hızlandıracağını eklemeden de geçmiyor.

Rızasını almadan birinin eğitim, iş, kariyer ve aile kurmak gibi şeylerin baskı altına alınamayacağını savunuyor. Bu söyledikleri kulağa çok uçuk geliyor. Böyle bir şey mümkün mü onu da bilemiyorum. Ralp Samuel, Çocukların anne-babalarına, anne-babalarında çocuklara bir borcu yoktur diyerek tüy dikme aşamasını da tamamlıyor.

Asıl amacının insanları bir şeyleri düşünmeye itmek olduğu belli. Lakin bunu oldukça sıra dışı bir yöntemle yapıyor. Doğruyu söylemek gerekirse bunu başardı da. İşin özü aslında benimde çok benimsediğim bir görüşe dayanıyor. Coğrafya kaderdir. Ralp Samuel dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da yaşıyor.

İnsanlar hayal kurmuyor ve plan yapmıyor. Çoğunun birincil amacı o gün karnını doyurmak. Açlık had safhada. Halkın aç karnı bin bir çeşit tanrı inancıyla doyurulmaya çalışılıyor. Kast sistemi ise yaşamlara vurulmuş bir pranga adeta. Hal böyle olunca Ralp Samuel’i anlamak kolaylaşıyor. İçinde bulunulan toplum insana kendi şartlarını dayatıyor. Dünyada içinde bulunduğumuz şartları düşününce Ralp gibi düşünenlerin sayısı artacağa benziyor. Hadi hayırlısı.