Hem sarrafiye hem akaryakıt istasyonu iş kolunda, İnegöl’ün kadim firmalarından biri olan Karamehmet firmasının sahibi, bir süre parti yöneticiliği, bir dönem İnegöl Belediye Meclisi üyeliği görevlerinde de bulunan Gülerer, ısrarlarımıza dayanamayıp, yaşamının dönüm noktalarını ve ticaretteki başarısını nasıl yakaladığını anlattı.

Muhabirlerimizden Yavuz Yılmaz’ın sorularına yanıt veren İşadamı Sadık Gülerer, 1980 öncesinde yaşanan öğrenci olayları, boykotlar ve baskılardan dolayı akademik eğitim hayatını bırakmak zorunda kalarak, hayatını dede, baba mesleği ticarette idame ettirdiğini belirtti.

ÇOK BÜYÜK BASKILAR UYGULANDI

- Özgeçmişiniz ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

- 1957 yılında İnegöl’de doğdum. Babam ve annem de İnegöl doğumlu. Babamın babası ise Selanik göçmeni. Dolayısıyla anne-babam İnegöllü bende İnegöllüyüm. İlkokulu İnegöl’de, Ortaokul ve Liseyi Eskişehir’de okudum. Bursa İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinde üniversite eğitimine başladım. Ama 1978’li yıllarda yaşanan anarşi olayları, öğrenci boykotları, bir takım baskılar nedeniyle birincilikle devam ettiğim okulumu, maalesef  3. sınıfta bırakmak zorunda kaldım. Üniversite eğitimim sırasında sağcılara ‘sağcıyım’, solculara ‘solcuyum’ cevabını vermek zorunda kaldım. Dersin ortasında boykotlar oluyordu. Hiçbir boykota katılmadım. Okuluma devam ettim ama çok büyük baskılar uygulandı. Birincilikle devam ettiğim okulumu çok üzülerek  bırakmak zorunda kaldım. Askere gittim. Askerden geldikten sonra iş hayatıma devam ettim. Daha sonra getirilen öğrenci afları ile okulu bitirebilirdim ama nasip olmadı. Evlendik. 3 çocuğa sahip oldum. Çocuklarımın biri Bilgisayar Mühendisi, biri Endüstri Mühendisi, biri de Öğretim üyesi oldu. Sadece Öğretim üyesi olan kızım branşında görev yapıyor, oğullarım ise benimle birlikte ticaret yapıyorlar.

HESABI, OKUMA-YAZMA ÖĞRENMEDEN  ÖNCE ÖĞRENDİM

- İş hayatına ne zaman atıldınız?

- Babam Karamehmet adıyla tanınmış bir esnaftı. Manifaturacılık yapıyorduk. 7 yaşından itibaren babamla çalışmaya başlamıştım. Okulumun dışındaki bütün zamanımı babamın yanında geçirirdim. Hesap, kitabı, okuma-yazma öğrenmeden önce öğrendim. O zamanla hesap makinesi yoktu. Rahmetli babam, alıp sattığı manifaturaların tutarını kafadan hesaplardı. İlerleyen yıllarda babamla beraber manifaturanın yanında kuyumculuk dükkanını açtık. İki sektörde de faaliyetimize devam ettik. Daha sonrasında Ankara caddesindeki akaryakıt istasyonunu açtık. 3 sektörde faaliyetimize devam ettik. 1985 yılında babamın vefatından sonra, eniştemle iş bölümü yaptık. Şu anda çocuklarımla birlikte kuyumculuk ve akaryakıt  istasyonunu işlerini yürütüyoruz.

KARA MEHMET DERLERDİ

- Karamehmet ismi nereden geliyor?

- Eskiden babamın lakabıydı. Babamı herkes Kara Mehmet diye tanırdı. Onun ölümünden sonra biz Karamehmet ismi ile şirket kurduk. Bundan sonra da ‘Karamehmet’ ismi kuşaklar boyu  devam edecek. Çocuklarımız, torunlarımız  bu ismi yaşatacaklar.

DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK

- Başarılı  geçen ticaret hayatınızdaki ilkeniz nedir? Yada Babanızın size ticaretteki nasihati ne oldu?

- Günümüz, sabah besmele ile başlıyor. Ailecek yaptığımız sabah kahvaltısının ardından iş hayatımız başlıyor. Bu arada işin yanında gerekli ibadetlerimizi yaparak günümüzü tamamlıyoruz. En önemli değerimiz, doğruluk, dürüstlük, azim ve sebat. Kişilere verdiğimiz sözlerden asla geri dönmedik. Mümkün mertebe yalandan uzak durduk. Verdiğimiz sözlerin arkasında olduk. Babanın nasihati de bana ‘Ne olursa olsun, her zaman doğru ve dürüst olun’ sözüdür, bunu asla unutmam.

BİZ YİNE İŞİMİZİ YAPACAĞIZ

- Uzun yıllardan bu yana ticaret hayatınızdasınız. Genellikle hep iş hayatınızla bilindiniz. Son yıllarda çok ön planda değildiniz. İTSO seçimleri ile beraber kişisel anlamda yeniden  ön plana çıktınız. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanlığını 1990’lı yıllarda da yaptım. Daha sonra Cemal Arık’ın Belediye Başkanlığı  döneminde hem Belediye Meclis üyeliği hem de Belediye Meclisi  İmar Komisyonu Başkanlığı yaptım. Şimdi yine İTSO Meclisi Başkanlığı görevine geldim ama  hem bu görevimi hem iş hayatımı aksatmadan en iyi şekilde sürdürmeye çalışacağız.

MECLİS BAŞKANLIĞI SÜRPRİZ OLDU

- Yani İTSO Meclis Başkanlığı sizin için sürpriz mi oldu?

- Ben meclis üyesi olmak istemiyordum. İlk yapılan meclis seçimleri sırasında ben Umre’deydim. Umre’den geldim. Seçimler sona erdi ve meclis oluştu. Seçimler sırasında çok  çıkışlar oldu. Meclis Başkanlığı konusunda ismim geçtiğinde karşı çıktım. Benim için sürpriz oldu. İTSO yönetim kurulu Başkanımız Metin Anıl’a ‘beni iğneli fıçıya attınız’ dedim. O da ‘sen bu işi layıkıyla yaparsın’ dedi. Meclis Başkanlığı konusunda ısrar etmedim. Ama daha önce Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yürütücü kurulu üyeliği, İTSO yönetim kurulu üyeliği, İnegöl Belediye Meclisi üyeliği ve Belediye İmar Komisyonu üyeliği görevlerini de yapan bir biri olarak, İTSO Meclis Başkanlığı benim için yabancı bir görev olmadı. Yani bu konuda belli bir tecrübe sahibiyim.

DAHA ÖNCE BÖYLE BİR GRUPLAŞMA OLMADI

- İTSO seçimlerinde daha önce hiç böyle bir gruplaşma oldu mu?

- Bu güne kadar böyle bir gruplaşma olmadı. Çok uzun yıllardır ben Ticaret Odasındayım. Bu şekilde hiç olmadı. Bu son  seçimde ise, çok büyük bir çekişme vardı. Komisyonlarda önemli çekişmeler oldu. Ancak sonuç olarak tatlı bir rekabet ile seçim sonuçlandı.

METİN BEY BIRAKIRSA BİZ BIRAKIRIZ

- Bundan sonraki seçimlerde yine İTSO Meclis Başkanlığı görevini yapmak ister misiniz?

-Bundan sonraki dönem için zor. Biraz öncede söyledim, bu dönem için de zaten düşünmüyordum. Metin Anıl Başkanımızın isteği ile buradayım. Metin bey bırakırsa biz de bırakırız. Çünkü, biz onunla bu işe girdik ve devam ettik. Buraya kadar geldik. Biz de bundan sonra bizden sonraki genç nesle bu görevleri bırakırız. Benim babam da Ticaret Odası yönetim kurulu Başkanlığı ve Meclis Başkanlığı yaptı. Belki bundan sonra bizim çocuklarımız oralarda görev alır.  Gençlerin bu işleri bizden çok daha iyi yapacaklarına inanıyorum. Biz şu anki teknolojiye çok fazla ayak uyduramayız.

10 YILDIR PİYASALARDA İSTİKRAR DEVAM ETTİ

- İsterseniz biraz da ekonomiyi konuşalım. Son zamanlarda ülke gündemini sarsan operasyonlar ve benzeri nedenlerle altın fiyatlarında keskin iniş ve çıkışların meydana geldiği görülüyor, siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Bu olanlar biraz da dünya piyasaları ile ilgili. Bir hafta içinde altının Ons’unda yükselme yaşandı. Çin’in altın alımıyla beraber değerler yükseldi. Ülke gündeminde yaşanan son olaylardan sonra dolara ve avroya olan talep artışı, altında da bir takım değişimlere yol açtı. Son olaylarla beraber altının gramı 79 TL’ye kadar düşmüştü. Şu anda 86 TL’ler seviyesinde devam ediyor. Küçük altın şu anda 143 TL. Kısa bir süre önce 135 TL’ye kadar düşmüştü. Yani iki yıl önceki rakamına düşmüştü. Yıl içerisinde arz-talebe bağlı olarak, anormal bir durum olmazsa altının gramı 80-90 TL arasında kalır. Vatandaş bizden daha iyi biliyor piyasayı. İletişim çağındayız. 10 yıldır piyasalarda istikrar devam etti. Son zamanlarda yaşanan olayların geçici olduğuna, bir müddet sonra işlerin yeniden yoluna gireceğine inanıyorum.

ALTIN BENCE EN İYİ YATIRIM

- Bir sarraf olarak altın konusunda vatandaşlara ne tavsiye edersiniz?

- Altın bence ileriye dönük en iyi yatırımdır. Altın fiyatları bir gün bir noktaya kadar çıkıyor, daha sonra aşağıya iniyor. Ama bir gün geliyor o en son çıktığı seviyenin de üstüne çıkıyor. Altın, bence uzun vadeli yatırım olarak düşünülmeli.

YATIRIM İÇİN YASTIKALTI GÜVENLİ

- Artık bankalarda altın hesabı adı altında yatırımlar yapılabiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yastık altı tabir edilen şekilde altın saklanılması daha iyi. Bir gün ne zaman lazım olacağı hiç belli olmaz. Altın yanınızda olmalı. Yalova depremi oldu. Deprem sonrasında bir takım altın yatırımları konusunda sorun çıktı. Ama altın kimin yanında olduysa değerlendirildi. O nedenle bazı riskleri olsa da, bence altınınız yanınızda olsun.

ESKİ-YENİ AYRIMI ORTADAN KALKTI

- Altının sahte olup olmadığını nasıl anlarız?

- Özellikle 5’i bir arada veya beşi bir yerde  denilen altın var. Bu altının mazisi  Sultan Hamit zamanına kadar dayanıyor. Bu güne kadar elden ele gelmiş bir şey. Başka işlerde olduğu gibi bu sektörde de sahtekarlık olabiliyor. Özellikle eski dönemlere ait altınlarını sahte olup olmadığını anlayabilen  İnegöl’deki üç kişiden biriyim. İnegöl’de ‘eski-yeni’ diye küçük altın tabirleri var. Başka yerlerde yok bu. Daha önceden 1970’li yıllarda kuyumcular kepenk kapatmışlardı. O dönemde bazıları merdiven altı küçük altın yapıp piyasaya sürenler oldu. Eski küçük altınları aldık, onları satmadık. Eskileri kestik, erittik. Darphane baskısı olanları sattık. Artık öyle bir sorun kalmadı.

KÜÇÜK ALTIN ÇOK TALEP EDİLİYOR

- İnegöl’de çoğunlukla vatandaşlarımız hangi altın türlerini talep ediyor?

- Cumhuriyet altını, küçük, yarım ve tam altın daha çok satılıyor genellikle. Çeşitli günlere mahsus hediyelik olarak daha çok küçük altın talep görüyor. Özellikle de yaz aylarında fazlaca rağbet gördüğü için küçük altının fiyatında yaz aylarında yükselmeler kaçınılmaz oluyor.

ÇARŞIMIZDA GEREKLİ GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ ALIYORUZ

- Kuyumcular, hırsızlık olayları ile alakalı ne gibi önlemler alıyor veya  alınmalı?

- İnegöl’deki tüm kuyumcularda kamera sistemi var. Kasaları daha güvenli. Kuyumcular derneği olarak, çarşımızda gerekli güvenlik önlemlerini alıyoruz. Açılış ve kapanış saatlerini belirledik. Sabahları çok erken saatlerde açılmadığı gibi akşamları da çok geç saatlerde kapatılmıyor. Pazar günleri ise kuyumcular kapalıdır. Güvenlik açısından işyerlerimizi sabah biraz geç açıyoruz, akşam da erken kapatıyoruz. 

 

 

Muhabir: TE Bilişim