Dündem devam
Rahmet Elçisi´nin (s.a.v) “Bizi aldatan bizden değildir” (Tirmizi Buyu 74) uyarısı ticaretin de bir imtihan mesleğinin gereğini yapmanın da bir ibadet olduğunu unutanlarca dünyevi çıkarlara kurban edilir hale geldi ne yazık ki. Mü´min herşeyden önce güvenilir kişi demektir. Öyleyse mü´min kazanırken de başkasının hakkına tecavüz etme-melidir. O helal kazanç uğruna dürüstçe yaptığı her işin ibadet olduğu bilinciyle hareket etmelidir. Mü´min çoluk çocuğuna yedireceği haram bir lokmanın kendi midesini kavuran bir ateş topu olacağını unutmamalıdır. Rabbimizin şu ölçüleri mü´ minin kazanç düsturu olmalıdır: “Ölçüde ve tartı-da hile yapanların vay haline. Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıklarında tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Bunlar büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlarmı?” Mutaffifin suresi 1-5 ayetler) “Ey iman edenler karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin.” (Nisa suresi 29. ayet)
“Mal güvenliği”, bir başka deyişli “malı muhafaza”dan maksat ise, üretme anından tüketilmesine kadar her noktasında onu en uygun biçimde insanın istifadesine sunmak ve malı ziyan edecek veya ona zarar verecek her türlü davranıştan uzak durmaktır. İnsan yaşadığı sürece mala ve maddeye muhtaçtır. İnsan hayatı mal ve madde olmadan devam edemez. Bunun için çalışmayı tabii bir hak ve görev olarak gören İslam önce çalışmayı ve üretmeyi teşvik etmiştir. Yüce Allah; yeryüzünde olan her şeyi insan için yaratmış (Bakara-2/29) ve bunları onun emrine ve istifadesine vermiştir (İbrahim-14/32,33; Nahl- 16/12,14). Ancak bunları elde etmeyi ise çalışıp kazanmaya bağlamıştır. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah´ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah´ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz” (Cuma, 62/10).
Hepimiz can ve mal güvenliği içinde yaşamak isteriz. Bu dileğimizin gerçekleşmesi başkalarının can ve mal güvenliğine saygı göstermemize bağlıdır. “Ben rahat edeyim de başkasından bana ne” anlayışıyla toplumsal huzur sağlanamaz. Can ve mal güvenliğinin sağlanmasında insanlar arasında paylaşma duygusunun öne çıkmasında en etkili unsur Allah´a ve ahirete imandır. Ona he-sap verme inancının akıllara yerleştirilmesidir. Yaptığı her amelin yok olmadığına, ahirette iyilik ve kötülüğün karşılığını göreceğine inanan insan, başkalarının canına, malına zarar vermeyi düşünebilir mi?
Tarih sayfalarında atalarımızın örnek davranışlarını anlatmakla doğal olarak övünüyoruz. Ya biz bu konuda bugün nasılız, dindarlığımızı gözden geçirme cesaretimiz var mı? Herkesin mal ve can güvenliğine sahip olduğunu, bunları korumak için gerekli tedbiri alması gerektiğini ve sorumluluklarından olduğunu çok iyi bilmemiz gerekmektedir.
Araba kullanırken de bu sorumluluğumuzu unutmamak gerekir. Ancak, son zamanlarda sürücüler trafik kurallarına uymadan araba kullanırken; arabasını düşünmediği gibi canını da düşünmüyor. Arabasında ciğerpare yavrusu, eşi ve arkadaşının bulunduğuna aldırış etmediğini görüyoruz. Zira meydana gelen kazaları, milyonlarca liralık mal ve telafisi mümkün olmayan can kaybını düşündüğümüzde, şu sonuca varıyoruz. Ağıtlar, göz yaşları, binlerce keşkeler. Birkaç saniyeye değer mi bu kadar kayıplar ve üzüntüler...
Kurallara uymadan araç kullanıp da ölümlere sebep olanlar, önce Allah nezdindeki durumlarını düşünmek zorundadırlar. Doksan Km. hızla gidilmesi gereken bir yolda; 120-150 Km hızla gidiliyor ve sonunda mal ve can kaybına sebep verili- yorsa, Dinimiz açısından bunun doğru bir davranıştır olduğunu söylemek mümkün değildir.
Trafik Olayları, ülkemizin başta gelen sorunlarından birisidir. Trafik olaylarından dolayı her yıl ülkemizde en binlerce civarında ölüm, binlerce yaralanma, trilyonları bulan maddi hasar oluş-maktadır. Trafik kazaları; şoför ve sürücülerimizin trafik kurallarına uymamaları; uykusuz ve alkollü araç kullanmaları, şuursuz hareket etmeleri nede-niyle ortaya çıkmaktadır. Bilinçsizce araba kullanan, trafik kurallarına uymayan kişiler, arkalarında yüzlerce öksüz, yetim çocuk ve eşler bırakıyorlar. Her yıl yüzlerce insanımız özürlü kalıyor. Hem bu durumlar, hem de ekonomik hasar ki, yüksek meblağlar oluşturmaktadır. Bu meblağlar ülkemiz için çok büyük kayıptır. Bütün şoför ve sürücülerimizin dikkatli olmaları, trafik kurallarına mutlaka uymaları, hem kendileri, hem başkaları, hem de ülkemiz için gereklidir. Trafik kurallarına uymadığı için mal ve can kaybına neden olanlar Allah nezdinde de sorumlu olduklarını ve hesap vereceklerini bilmelidirler.
O halde aile ve okullarda çocuklarımızın inanç lı yetiştirilmesine önem verilmeli ve insanlara hizmet etmenin de Allah´ın rızasını kazanmak için bir kulluk görevi olduğu öğretilmelidir. Bu bilgi ve öğütler, davranışlarımıza yansıdığında kendimizin ve başkalarının can ve mal güvenliğinin sağla-nacağını görürüz. Unutmayalım ki, gönüllerde Allah sevgisi ve hizmet etme aşkı bulunan nesillerin çoğalmasıyla gerçek toplumsal barış, güvenlik ve huzur sağlanacaktır.
Bu vesileyle iş kazalarında, trafik kazalarında ve terör olaylarında hayatlarını kaybeden değerli kardeşlerimize Yüce Mevla´dan rahmet ve mağfiret niyaz ederken özellikle ekmek parası uğruna nice zahmet ve meşakkatle çalışan kardeşlerimi-ze de Yüce Mevla´dan bedenlerine kuvvet sıhhat ve afiyet niyaz ediyorum.