Bu hafta kafa göz dalacağım, hiç kusura bakmayın;

Hâlâ bir damla suya, bir kuru ekmeğe muhtaç insanlar varken; sen kuş sütüyle abdest alıyor, sahabînin ömrü boyunca yiyemediği yemeği bir öğünde tüketiyorsan; kıyamet kopmuş, haberin yok.

Zulüm altında inleyen, hapislere; inancı, davası, ümmetin derdi için tıkılıp, soğuk betonları bedeniyle ısıtan kardeşlerin varken, sen rahat yatağında ümmeti kurtarıyorsan; kıyamet kopmuş, haberin yok.

Ramazan pidesinin yumurtalısını nefsine lâyık görürken, sahurda yiyecek yemek bulamadığı için ibadeti acaba kabul olacak mı endişesini dert edinen kardeşin varken; kıyametin kopmuş, haberin yok.

Evrenin sahibinden toprak satın almışcasına; ülkenin kapısını kapattığında dışarıda kalanların durumundan sana hesap sorulmayacağını sanıp, ırkçılığın her türlüsünü yasaklayan peygamberin öğüdüne yüz çevirerek, sınır çizdiğin din kardeşlerine sırtını çevirmişsin; kıyamet kopmuş, senin haberin yok.

Canına, malına, konforuna, nefsine huzursuzluk verildiğinde canavarlaşan öfken, Allah'ın dinini savunmaya gelince kınamaktan öteye geçmezken; öfkenin zekâtının Allah'ın adını yüceltmek uğruna tüm konforundan vazgeçerek verileceğini görmezden gelmişsin; kıyametin kopmuş, haberin yok.

Allah'ın şeriatının ölüye bile hayat vermesine rağmen, sen beşerî kanunlardan medet umup yaşayanları anayasa denen şeytanın kılıcıyla doğrarken, bununla adalet dilenip şeytanın oyuncağı, hakimi, savcısı, mahkûmu, kendi kendinin cellâdı olmuşsun; kıyametin kopmuş ahmâk insan, haberin yok.

Dandik dertler yumağı olduk, farkında mısınız? Ülkede bir savaş çıksa; fenomen olamadığı, sevgilisinden ayrıldığı, istediği ayakkabıyı alamadığı, lüks yaşamadığı için depresyonda olan şu insanlar, kendilerini nasıl toparlayacak ya da ne ile teselli edecekler? Psikolojik dengeler o kadar berbat durumda ki. Elle tutulur, şöyle okkalı bir dert ile sınanmamış bir toplum, kırılgan yapıya sahiptir. Belki savaş değil ama bu psikoloji toplumun felâketi olacak.

Yıllardır; kana, gözyaşına, boykota, ölüme idmanlı bir hayat yaşamak, bilmem kaç nesli böyle büyütmek ve bunlara tahâmmül etmek kolay mı sanıyorsun ey müslüman!? Bir an tüm konforunun yerle bir olup, aniden bunlarla karşılaşacağını ve böyle bir hayatın içerisine düşeceğini hâyâl edebiliyor musun? Seni, böyle bir travmanın içinde, ayakta tutacak olan nedir?

Sen hâlâ Mehdi bekle, kurtarıcı bekle. Kendini kurtaramamış, birilerini kurtarmanın kıvılcımını içinde yakmamış, akşam ne yiyeceğinden, sabah kaçta uyanacağından, bankadaki paranın ne kadar faiz aldığından, arabanın bir üst modelinden, ülkenin patatesinden, hıyarlarından, sosyal ağlardaki beğenilerinden başka yangının yoksa eğer; Mehdi diye beklediğin kurtarıcın geldiğinde, kaçacak delik ara.

Kıyametin kopmuş senin!

Hadi geçmiş olsun.