Yapılan araştırmalara göre kişinin refahı için yıllık ortalama geliri yıllık 75 bin lira olması gerekiyor. Türkiye´de bu rakamları kazanan sayısı fazla değil.

Yazar Ozan Dağdeviren paranın birinci sırada yer almasını şöyle açıklıyor. “Özellikle sosyal devletin zayıf olduğu, kendimizi tehdit altında hissettiğimiz, geleceğimize güvenmediğimiz, çocuklarımızın okul masraflarını nasıl karşılayacağını bilemediğimiz bir ortamda yaşıyoruz. Hal böyle olunca, hele işin içine bir de hayatta kalma dürtüleri girince para gelip hayattaki öncelikler sıralamasında ilk sıraya taht kuruyor, bir ömür boyu da oradan kalkmıyor. Ancak dikkat, para birinci sıraya oturduğu zaman kendisine rakip tanımıyor ve kişinin tüm üretkenliğini, yaşama isteğini ve hayattan aldığı zevki kurutuyor.”

Buna göre ortada para konusu varsa geri kalan hiçbirşeyin önemi yok.

Ülke olarak yaşadığımız bu buhranlı günlerde de paranın birinci sırada olduğunu net bir şekilde anlıyoruz. Maalesef bu bireyde alışkanlık haline geliyor ve bu alışkanlık bir süre sonra toplumsal bir davranış olarak önümüze çıkıyor.

Örneğin şehit haberleri geldiğinde yerinden kalkmayan çiftçi, mahsülü para yapmadığında yol kesip protesto gösterisi yaparken “hükümete oy yok” diyebiliyor.

Devlet “cemaat” adı altında yok edilmeye çalışırken televizyon karşısında “cemaat vaazı” dinleyip ağlayan ev hanımı, altın düşüp bilezikleri değer kaybettiğinde “hükümete oy yok” diyebiliyor.

Petrol için müslümanlar ölürken umurunda olmayan otobüs sahibi, akaryakıt zamlandığında “hükümete oy yok” diyebiliyor.

Dış politika beceriksizliği yüzünden çoğu ülkeyle düşman olup bölgesel sorunlar içinde boğuşurken kılı kıpırdamayan iş adamı, ihracat rakamları düşüp iş yapamaz hale gelince “hükümete oy yok” diyebiliyor.

Teröristlere sınır kapılarında ayaklarına kadar gidip mahkemeler kurulurken sesi çıkmayan vatandaş, kendisi önemsiz bir şey için mahkemeye çağırılınca “artık benden oy yok” diyebiliyor.

Kim oldukları belli olmayan şirketlere milyonlarca lira vergi indirimi yapılırken görmezden gelen esnaf, vergisini ödeyemeyince Maliye Bakanlığı tarafından icra takibi başlatılınca “artık benden oy yok” diyebiliyor.

Milliyetçi ve vatansever eğitimcilerin göz göre göre sindirilmesine susan memur, maaşına az zam yapıldığında “artık benden oy yok” diyebiliyor.

‘Dinler Arası Dialog´ adı altında İslam dinini Kur´an ve Sünnet´ten soyutlamaya çalışıp bambaşka bir “İslam Dini” oluşturma girişimine seyirci kalan imam, kira vermediği müftülük lojmanından çıkarılmasına tepki gösterip “artık benden oy yok” diyebiliyor.

Önceliği imanlı ve şerefli bir birey olması gereken Müslüman Türk toplumu, sadece para için mücadele veren bir topluma dönüştürülüyor.

Emperyalist küresel güçlerin tüm dünyada inşa etmeye çalıştığı otomasyon toplum projesi ülkemizde de uygulanıyor.

Ne yazık ki Müslümanlar ölmeye kalanlar ise sürünmeye devam ediyor.
*******
MİKROFONA NE GEREK VAR
Hocam anladık sesin güzel de camide zaten on kişiyiz, mikrofon takmana ne gerek var?

*****
BENCE MİLLİ TAKIMIN KURTULUŞ REÇETESİ BUDUR

Milli Takım Özelleştirilsin
Yarısı Katarlı dostlarımıza kalanı hükümete yakın işadamlarına satılsın
Lucescu görevden alınıp yerine Alinur Aktaş atansın
TFF Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlansın
Yıldırım Demirören metal yorgunu ilan edilsin
İlk 11´i ÖSYM belirlesin
Suriyeliler sınavsız kadroya girebilsin
Takım otobüsünün camlarına film yasağı getirilsin daha sonra yasak kalksın
Hat-trick yapan futbolcuya mazot 1 TL´den verilsin

*****
HER HARFİNE İMZAMI ATARIM

Ne ılımlısı, neyin ılığı? Ilımlı İslam da neyin nesidir? Düne kadar radikal niyetlere sponsor olanlar, şimdi de ibreyi Ilımlı İslam´a mı çevirmiştir? Bunun sonu bölgesel yok oluştur. Bu yolun sonunda, hayır, huzur, direniş yoktur.

Allah´ın emir ve yasaklarını çiğneyen, batıl hedeflerle yan yana gelen anlayışı Müslümanlıkla bir tutmak nereye kadar mümkündür?

MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli

*****
Velhasıl...

Yukarıda okuduğunuz sesin sahibine kulak vermek gerekiyor. Çok geç olmadan...