Hayatı hafife alarak uğraşlarımızı fuzuli bir şekilde tüketiyoruz! Nasıl mı? Sorusunu sormanıza gerek yok.
Bir yandan teknolojinin geldiği son noktada kullandığımız cep telefonları, bilgisayarlar, internette ki fuzuli yazışmalar. Bütün bunların yanı sıra şans oyunları ile hayallerimizin ve ihtiraslarımızın esiri olmuş bir bilinmeze doğru gidiyoruz!
Bir zamanın popüler hafif müzik şarkısı vardı:
“Bir kör düğüm oldu içim, çözdükçe dolanıyor!”
Gerçekten bir kör düğüm olmuş içimiz, çöz çöze bilirsen!
Oysa zamanın ne kadar hızlı akıp gittiğini bir fark etmiş olsak yaptığımız o fuzuli işlerden hemen çark ederiz! Ancak kendimizi bu düzenin çarkına öylesine uymuşuz ki sanki hiç sonu gelmeyecek bir hayat âleminde yaşamaya ve zamanı israf etmeye devam etmekteyiz.
Şöyle sakin bir kafa ile düşündüğümüzde zamanın hep aleyhimize işlediğini açık seçik göreceğiz. Her şeyde, yiyecekte, içtiğimiz suda, giyindiğimiz giyeceklerde velhasıl’ı zamanı da israf etmekten kaçınmıyoruz!
Bu arada yine Kıraç’ın bir şarkısında ki gibi:
“Zaman akıp gidiyor dur demek olmaz!”
Evet, zamanın ne kadar çabuk geçtiğini bizim yaşlardakiler daha iyi anlamakta. Onlarca yıl ve tonlarca gün nasıl geçtiğini anlamamız mümkün mü?
Gençliğimizde boş yere öldürdüğümüz zamanın değerini yaşlanınca daha iyi anlıyor insan. Ve ah vah ederek, keşke gençken fuzuli işler için tükettiğimiz zamanı daha yararlı işler için öldürseydim! Gerek kendimiz için olsun ve gerekse toplumumuz için olsun yararlı işler ile uğraşıp hayatımıza öyle yön vermiş olsaydım diyerek şimdilerde pişmanlığımızı dile getiriyoruz.
Büyüklerimizin bizlere bu konularda nasihatlerine kulaklarımızı tıkayıp bildiğimizi okumanın sonunda böyle pişmanlıklarla dolu geçmişi yâd etmekten başka bir şey yapamıyoruz!
Bu kadar dertlendikten sonra bana ait olan bir şiir ile veda etmek istiyorum:
ZAMAN
Beş harften oluşan
Kaybolduğunda bulunmayan,
Geçtiğinde onca yıllar
Değeri anlaşılan ZAMAN!
Yelkovan akrebin peşinde,
Biz ise fuzuli işlerin!
Akıp gittiğinde son an,
O çok değerli ZAMAN!
Hayatı hafife aldık,
Ah çekerek hep yandık.
Yaşamı gençken uzun sandık.
Bitince o değerli ZAMAN!
Yolun sonu acı ile dolu,
Belimiz bükük hastalık dolu.
Derde çare yok tabip yolu.
Geri gelmeyen değerli ZAMAN!
On iki kıtadan oluşan ZAMAN adlı şiirimden dört kıtayı sizlerle paylaşmak istedim! Zamanı değerlendirmeniz dileği ile esen kalın…