Gelişinle…

Mahzun ve Mahcup,

Lakin:

Mağrur ve Heyecanlı,

Umutlu ve Ümitli,

Sevinçli ve Mutluyuz…

Ey Ramazan!

“Adalet” hamuruyla yoğrulan

Müslüman izzetine karşı;

bugün adalet,

bugün bitkinlik,

bugün neme lâzımcı gibi

zilletlerle boğuşan

ümmet coğrafyasına…

himmetinle,

hikmetinle,

mücadele ve kıyam duruşunla

kuvvetinle gel!

………

kibrinde boğulmuş,

dünyevileşmiş

tiranlaşmış yönetimler…

imtihanını idrakle;

her şerrin içinde saklı hayır ve ıslah

ile gel!

……….

Mutluluk: Sonu gelmeyen doyumsuzluklarda aranan;

antidepresan ilaçları…

bu ölümlü dünyada

hep dahasını,

hep daha iyisini,

hep daha iyi ve yeni modelini,

hep başka markayı isteyen,

ihtiyacı olmayan şeyleri

ihtiyaç gibi zannedip

peşinden koşan doyumsuz,

şımarık çocuklar gibi şaşkın

insanoğluna

“Huzur” un yalnızca Allah’ın huzurunda

hazır olmak olduğunu hatırlatan

huzurunla gel!

besleyip büyüttüğümüz kin, nefret, haset ve kıskançlıkları

yerin dibine gömerek;

engin merhametini,

şefkatini

ve ilahi sevgini

umman gibi yüreklerimize

ve yeryüzüne yayacak

rahmet sağnağınla gel!

…………

siyasette Firavun’lardan,

sermaye ve ekonomide Karun’lardan,

sanatta Haman’lardan,

din ve ilimde Bel’am’lardan

kurtuluşumuzun muştusunu vereceğin

müjdelerle gel!

…………..

özü ve sözü sağlam,

büyük ve çok sözlerden ari;

bilincimizi ve nesillerimizi mağlup değil galip,

mukallit değil, özgün şahsiyetli duruşlarla kuşandıracak

usul ve üslubunla gel!

…………..

sıratımustakim bilincini işlettirecek

yol ve yöntemle gel!

……………….

Özgür ve özgün olması gerekirken

Müslüman ruhlarımız

sentetik “İzm’lerin

zihinlerimizi baskılayan ceberutluğu

tüm beşeri olguların korkusunu

kökleşmesine müsaade etmeyecek

gücünle gel!

……………….

“Yüreğimin yarası Mekke’dir.

Geri kalanı da Medine’dir.

Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. *”

ahenkli sözünde

vücut bulan;

gönül  sırlarımızın

tarifi imkansız şehirlerinden

ve çizgilerinden Kudüs’ümüz

işgal ve iğfal eden zalim terör devletleri

özne değil nesne,

aktif değil pasif,

etken değil edilgen,

lokomotif değil vagon olmuş

sefa değil cefa çeken yüreklerimizin

imbiklerinden süzülen ve dökülen

dualarımızın kabulü muştusuyla

imanımızın şahitliğini artırırcasına gel!

……………

Geliyorsun

ve biz seni hüznümüzün doruklarında

selamlıyoruz:

…………

Hoş geldin Ey Ramazan…

Geleceğimizi karanlık görmüyoruz,

azimli ve kararlıyız,

alçak bir ölüme razı değiliz…

Gelişinle…

Mahzun ve Mahçup,

Lakin;

Mağrur ve heyecanlı,

Umutlu,

Ümitli,

Sevinçli ve mutluyuz…