Evrende nereye bakarsak bakalım, neyi incelersek ve hangi şeyi gözlemlersek gözlemleyelim açık ve net olarak görürüz ve anlarız ki; evrende var olan her şey ve cereyan eden tüm olaylar muhteşem bir düzene tabidir.

Evrende nereye bakarsak bakalım, neyi incelersek ve hangi şeyi gözlemlersek gözlemleyelim açık ve net olarak görürüz ve anlarız ki; evrende var olan her şey ve cereyan eden tüm olaylar muhteşem bir düzene tabidir. Kur'an deyişiyle yağmurun yağmasında, rüzgârların esmesinde, güneşin doğmasında ve batmasında, gece ile gündüzün birbirlerini takip etmesinde, mevsimlerin birbirini izlemesinde, canlıların doğum, yaşayıp ve ölmesinde en ufak bir uyumsuzluk ve düzensizlik göremeyiz. Böylesine olağanüstü düzen, uyum ve ahenk içinde işleyen evrende Tanrı tarafından 'Halife' olarak gönderilen insanın bir takım görev ve sorumluluklarının olması doğaldır. İnsanın öncelikli vecibesi Tanrı'ya kulluk etmesidir. "Aslında hepiniz tek bir milletsiniz. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse hepiniz yalnızca bana kulluk edin." (Enbiya, 92). İnsan Tanrı'ya kulluk ettiği oranda özgürleşir ve kendisine zarar verecek olan insana veya Tanrı dışında herhangi bir şeye kul-köle olmaktan kurtulur. Şayet insan bu kritik ayrımın farkına varamaz ise dünya yaşamında sayısız sıkıntılara, belalara ve musibetlere uğraması kaçınılmaz olur. Böyle bir yola sapmaktan koruyacak rehber ise Kur'an'dır. "Kur'an, insanlara yol göstericidir ve aynı zamanda iyiyi kötüden ve doğruyu yanlıştan ayırmanın apaçık delillerini içerir." (Bakara, 185). Aklını kullanan ve Tanrı'dan gelen yol haritasını iyi anlayan insan için gerçekten dünya yaşamı son derece kolaydır. "Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez."  (Bakara, 185)

Ne var ki, insanlar kolay kolay gerçekleri ve kendileri için hayırlı ve yararlı olanı kabul etmekte zorlanırlar. Elçi tarafından Tanrı'dan gelen mesajlara inananların ortak adı 'Müslüman'dır. Müslümanların durumu şöyle anlatılır: "Elçi Rabbinden indirilen Kur'an'a inandı, inananlar da inandılar. Onlar Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar ve  'Elçilerinin hiç biri arasında ayırım yapmayız. İşittik, ve işittiklerimize uyduk. Rabbimiz bizi bağışla, dönüş sanadır' derler." (Bakara, 285).

Aşırılığın Hiçbir çeşidi iyi olmadığı gibi zararlıdır da. İnançlarında ve düşüncelerinde fanatik, radikal, katı, bağnaz ve tutucu olanlar her zaman kaybetmişlerdir.  Fanatik insanların durumunu Kur'an'dan dinleyelim:  "Fanatik Yahudiler ve fanatik Hristiyanlar Muhammed ve onun getirdiği mesaja inananlar  'Yahudi ve Hristiyanlar gibi inanın ki, doğru yolu bulasınız' dediler. Ey Muhammed! Onlara söyle: 'Biz, İbrahim tek Tanrı inancına dayanan dinine uyarız. O, Allah'a ortak koşanlardan asla olmadı.'  Ve biz 'Allah'a, bize indirilen Kur'an'a, İbrahim, İsmail, İshak ve onların torunlarına, yani onlardan sonra seçilen elçilere indirilenlere, Musa'ya ve İsa'ya verilenlere inanırız. Bunların hiç biri arasında Hiçbir ayrım yapmayız ve fark gözetmeyiz. Biz sadece Allah'a teslim olanlarız'. "Eğer Yahudi ve Hristiyanlar benim bildirdiğim buyrukların gösterdiği doğrultuda ve sizin inandığınız gibi inansalar dosdoğru yolu bulmuş olurlar. Yok böyle böyle inanmazlarsa, o takdirde ayrılığa ve anlaşmazlığa düşmüş olurlar. O takdirde onlara karşı Allah sana yeter. Allah işitendir, her şeyi bilendir."  (Bakara, 135-136-137)

Esas itibariyle Tanrı’dan gelen bir öğüt, uyarı, ibret, bizden önce yaşayan toplumların başından geçen ibret verici olayların ve deneyimlerin anlatıldığı ders kitabı ve müjde olan Kur'an, Tanrı ile insan ilişkilerini düzenlerken evvelemirde bizzat insanın kendisi için yararlı olacak eylemleri de anlatır. Buna göre insan Tanrı'nın yeryüzündeki halifesi olarak burada adaleti hâkim kılacak, zulmün ve zalimin her çeşidine karşı duracak, haksızlığa ve soyguna savaş açacaktır. Bu ise insanın en karlı ticaretidir. Netice olarak en karlı ticaret Allah ile yapılan ticarettir. (Ayet)

"Allah, insanların verdiklerinin tam karşılığını onlara verecek ve ilaveten kendi lütfundan daha fazlasını da verecektir. Allah bağışlayandır ve yapılan iyiliklerin tam karşılığını mutlak verendir." ( Fatır, 30)

"Allah, insanların canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar, Allah'ın gönderdiği mesajları insanlara ulaştırmak, yeryüzünde haksızlıklarla ve zulmün ve zalimin her türü ile mücadele etmek, yeryüzünde adaleti hakim kılmak ve insan haklarını teminat altına almak için hiç bir fedakarlıktan ve zorluklardan kaçınmadan çaba gösterirler, gerektiği zaman da ölürler ve öldürürler. Bu yasa Allah'ın Tevrat, İncil ve Kur’an’da verdiği bir sözdür. Verdiği sözü Allah'tan başka daha kesin kim yerine getirebilir?  Öyleyse Allah ile yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinin. İşte en büyük başarı ve en karlı alışveriş budur." (Tövbe, 11)

ÖZSÖZ:  "Hiç kuşkusuz bu Kur’an’da anlatılar daha önce İbrahim ve Musa'ya gönderdiğim kitaplarda da anlatılmıştı."  (A'la, 18-10).