Çanlar gümbür, gümbür çalmaya başladı…
Belli ki bir şeylerin habercisi…
Hayırlara vesile olur mu, olmaz mı kestirmek zor!…
Hapçılar hap yapar; zehri içe saklayıp, dışını şekerle kaplar satarlar…
O hapı yutanlar, ki yutturacaklar:
Şekerin tadını damaklarıyla dili arasında gezdirirken, zehri de midesine indirdiğinin farkına bile varamayacak…
Şifa mı bulur, yoksa terki dünya mı eder bilinmez…
Görünen o ki:
Bu hap yapılmış satılacak,
Kemal-i afiyetle yutulacak…
Zorunlu Eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması için, yasa teklifinin komisyonlarda konuşulmaya başlandığını hep biliyoruz…
12 Yıl Zorunlu Eğitim Yasası…
Anam beee!
Zil takıp oynayası geliyor insanın…
Boru mu bu? 8 Yıllık Zorunlu Eğitim, 12 Yıla çıkartılıyor; ülkem adına, ülkemin geleceği adına, nesillerin dört, dörtlük yetiştirilmesi adına, kıvanç verici; bu girişime sevinilmez mi, buna ön ayak olanlara övgüler yağdırılmaz mı?
Yağdırılır, ama olmuyor; hapın şekeri hemen eriyip, altından zehrin dayanılmaz acısı, daha midemize inmeden insanın beyin hücrelerini felç ediyor…
Görüyoruz ki:
12 Yıllık zorunlu eğitim kesintisiz değil…
4+4+4=12
Yani:
İlk Dört Yıl zorunlu; (eski İlkokullarda bu zorunluluk 5 yıldı…) sonrası velinin tercihine kalmış; ister okula gönderir, isterse göndermez, özel öğretmenler tutarak, ya da açık öğretim aracılığıyla ikinci dört yılı da dışarıdan okutarak tamamlar!…
Üçüncü Dört Yıllık, yani günümüzün Lise düzeyi ise ucu açık, hem de çok açık...
Şimdi derin, derin düşünelim:
Ülkemiz insanın kaçta kaçı, ilk Dört Yıldan sonra çocuğunu ikinci, arkasından da üçüncü dört yıllık eğitime gönderir? Varlıklılar müstesna, onlar için her yol gönüllerince…
Ufukta görülen: İlk Dört Yılandan sonra, büyük oranda kız çocuklarının okula gönderilmeyip eve kapatılması, erkeklerinde çıraklığa yönlendirilip, aile bütçesine katkı sağlanmasıdır… Bu filmin aynısı, eski 5 Yıllık zorunlu İlkokul eğitimi sonrası görülmekteydi. Şimdi de Bir eksiğiyle yeniden gösterilime sunuluyor…
Deniliyor ki:
“8 Yıllık kesintisiz eğitimde özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kız öğrencilerin okullaşma oranları düşüyor.”
İyi güzelde:
Milli Eğitim Bakanlığının verileri eğer doğruysa böyle söylemiyor…
Örneğin:
1998 Yılında kız öğrencilerin okullaşma oranı Doğu İllerinde%60-80 arasında iken, bu gün uygulanmakta olan Sekiz Yıllık kesintisiz eğitimle %90’nın çok, çok üzeride seyrediyor…
Keza İlkokuldan sonra orta öğretime devam eden kızlarımızın oranı 1997 de %45 iken bugün bu rakam %87 leri aşmıştır…
Türkiye Coğrafyasında 8 Yıllık kesintisiz zorunlu eğitim sayesinde okullaşma oranı %79lardan %98’i aşan bir rakama ulaşmıştır…
Görüleceği gibi; teklif sahibi parlamenterlerimizin ileri sürdükleri tez çok çürüktür, inandırıcı değildir…
Gerçek amaç gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır.
BİRİNCİ AMAÇ: Orta Öğrenim sonucu Üniversitelerde yığılma ve diplomalı gençlere istihdam alanı açılamamsı büyük sıkıntı yaratmaktadır…
Çaresi ise: Kızların ileri düzeyde okutulmasının engellenmesi, ev hanımı olarak kalarak, kocasının hizmetinde bulunması, aktif iş alanından çekilmesidir…
Erkekler de, 4 yıllık zorunlu eğitimin ardından, yaygın eğitim şemsiyesi altında çıraklığa yönlendirilerek, daha ileri okuma olanağı kısıtlanacaktır. Özellikle dar gelirli ailelerin tercihi de bu yönde olacaktır…
İKİNCİ AMAÇ: “Kinin intikamını” almaya yönelik görülmektedir. 28 Şubat Yönlendirmesinin ve daha da ilerde Cumhuriyet Rejiminin temel devrimlerinden olan Tevhidi Tedrisat, yani Eğitimde Birlik Yasasının işlevini, bitirmeyi sağlamaktır…
Dindar nesil yetiştirme coşkusuyla! Milli Eğitimi liberalleştirmek, Özeliyle, güzeliyle, cemaat hamiyetiyle! Aklın değil, doğmaların rehberliğinde bir sistemi Türk Milli Eğitimine monta etmeye yöneliktir…
İşte çanlar, yukarda anılan amaçların habercisi olarak, acı, acı çalmaya devam ediyor…
Keşke! 12 Yıllık Eğitim, kesintisiz ve zorunlu olsa…