Ben sürekli bu sütunlardan su israfı üzerine yazılar yazmama rağmen hala işin vahametini anlamayanlara rastlamaktayız.

Evet, değerli okurlarım birçok yerde, gerek yazılı gerekse görsel basın ve radyo kanalları gibi yayın organlarında sıkça sözü edilen su israfına dikkat çekilir. Kurak geçen yıllarda üzerine basa, basa çekilen bu uyarılara ne kadar uyuyoruz? İşte bunu biliyor muyuz?

TRT Belgesel kanalında bir zaman yayınlanan çok güzel bir program vardı hatırlarsanız: “SU SAVAŞLARI!” ben şahsen bu güzel yapımı izledikçe bir gün böylesine kuraklığı yaşarken ne yaparız sorusuna gerçekten cevap bulamıyorum.

Gerek Afrika’da olsun ve gerekse Asya da olsun dünyanın birçok ülkesinde ki susuz yaşam olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz.

Temiz suya hasret bu insanlar ağır metal ve kimyasallar ile dolu suları kullandıklarına böyle programları ibretle izlememize rağmen yukarıda belirttiğim gibi hala su israfın dur diyemiyoruz!

Tarih boyunca toplumların su kenarlarında veya su kaynakları yakınlarında medeniyetler kurmuş ve böyle yaşamışlardır. Suyun ne kadar önemli bir nimet olduğunu hepimizce malum olan bir şeydir.

Dünyanın birçok yerinde su kaynaklarının çekilmesi veya kuruması ile o yöreye yerleşmiş olan toplumlar için büyük bir su sıkıntısı yaşandığını da biliyoruz. Canlılar için en önemli ihtiyacın su olduğu malumdur. Tüketimde kullandığımız suların sağlıklı ve temiz olması da bir o kadar önemlidir.

Evet, gelelim bu günkü güzel bir Harrun Reşid menkıbesine:

Abbasi Halifelerinin beşincisi olan Harrun Reşid üzerine birçok hikâye ve menkıbe vardır. Bunlardan biri su üzerine olanı bu gün sizlerle paylaşmak istiyorum:

Abbasi topraklarının bir bölümünde kuraklık ve susuzluk yüzünden yörede yaşayanlar saltanata durumu arz etseler de halifeden her hangi bir olumlu cevap bulamazlar ve onlarda devrin hürmet gören bir Salih âlimlerinden birini Sultan Reşid’e gitmesini ve bu durumu iletmesini isterler. Âlim zat Halifenin yanına varıp hoş sohbetler ederler ve âlim kişi tam ağzını açıp susuzluk konusunu açacaktır ki Sultan Reşid:

“Hocam bana hoş nasihatlerin var mıdır? Senin nasihatlerin ile birçok işi başardık şükürler olsun. Yine nasihat edecek sözün varsa dinlemek isterim.” Der. Ve bu arada Harrun Reşid için bir bardak su getirirler. Âlim kişinin de tam istediği budur ve hemen başlar söze:

“Vardır Halife Hazretleri!” der Harrun Reşid su dolu bardağı yudumlarken âlim kişi de nasihatine başlar:

“Kızgın bir çölde susuzluktan ölecek duruma gelsen, şu içtiğin bir bardak suyu bulamazsan, o bir bardak suyu temin etmek için saltanatının yarısını feda eder misin? Harrun Reşid elindeki boş bardağı kenara koyup, hiç tereddüt etmeden cevap verir:

“O haldeyken saltanatı kim düşünür tabi ki ederim!” der. Bu defa âlim ikinci soruyu yöneltir:

“Peki, az önce içtiğin bir bardak suyu dışarı çıkaramayacak olsan, onu def etmek için saltanatının diğer yarısını da feda eder misin?” der Harrun Reşid bu nasihatin nereye dayanacağını düşünmeden cevap verir:

“Bu nasıl sorudur hocam herhalde ederim!” der. Âlim tebessüm ederek devam eder:

“Öyleyse bir bardak su ve bir avuç kadar olan idrar değerinde ki saltanatına bu kadar güvenme!..” der.

Bir yudum suyun önemini bilmeden har vurup harman savuranlar, kuraklık olduğunda yaptıkları israfın ne kadar kötü bir iş olduğunu anlasalar da o saatten sonra bir işe yaramayacağını görürler.

Çok şükür bu aralar yağan kar ve sonrasında yağan yağmurlar ile barajların dolu olduğu söylenmekte. Ancak bundan sonra bizleri nelerin beklediğini bilmediğimizden su israfını en az seviyeye indirmemiz ve su israfından kaçınmamız gerekir.

Yukarıda yazdığım Harrun Reşid hikâyesinde; bir bardak su için tahtını tacını feda edecek olan bir hükümdar durumuna düşmeyelim.

Bilindiği gibi küresel ısınmanın getirdiği iklim değişiklikleri dünyamızı hayli etkileyeceği ortada. Mevsimlerin bile değiştiği bu zamanda yarının bizlere nasıl bir sürpriz getireceği de bir muamma!

Bir yandan kasten veya bilinçsizce orman yangınlarına neden olacak her türlü materyali gelişi güzel ormanlarımıza veya orman yolları kenarlarına atarak binlerce ve hatta on binlerce ağacın yok olmasına neden olmayalım. Dolayısı ile yağışları çeken ormanlarımızın göz göre, göre yok olmasına neden olup bir damla suya muhtaç olmayalım. Bir yandan su israfını önlerken diğer yandan yanan ormanlık alanlarımızı da yeniden yeşertelim!

Bir damla suyun, bizi hayata bağladığını unutmadan ve yaşanacağına inanılan “Su savaşlarını” aklımızdan çıkarmayıp su israfına son verelim!