Köşe yazılarımda artık İnegöl’ün köylerinden (mahallelerinden), onların tarihlerinden de bahsetmek istiyorum. Her hafta mutlaka bir köyden bahsederek, siz değerli okurlarımı bilgilendirmek istiyorum. Bu kapsamda başlayacağım ilk köy,

700 yıllık tarihiyle göz dolduran Sungurpaşa olacak

700 yıllık bir tarihi geleneği sürdüren Sungurpaşa ; Orhan Gazi, Birinci Murad ve Yıldırım Beyazıt devirlerinde yaşamış, devletin en üst kademelerinde görev almış Sungur Paşa tarafından kurulan mahalle, İnegöl’ün en eski mahallelerinden birisi olma özelliğine sahip. Her yıl Mayıs ayının ilk haftasında mahallenin kurucusu, asıl adı Aksungur olan Sungur Paşa için anma törenleri düzenleniyor. Bu anma programı ise bir gelenek olarak 700 yıldır aralıksız olarak devam ettiriliyor.

Sungur Paşa Mahallesi, İnegöl’ün kuzeybatısında ve Ahî Dağı’nın batı ucundaki tepelik bölümünde yer alır. Kısmen engebeli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Halk geçimini, tarım ve ziraat ile sağlar. Yakın çevresinde, Boğazköy, Çavuşköy ve Karagölet mahalleleri bulunur. 1990 yılı genel nüfus sayımına göre köy nüfusu, 747 kişidir. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ise 348 kadın ve 299’u erkek olmak üzere toplam köy nüfusu, 647 kişiye düşmüştür. İnegöl şehir merkezine uzaklığı, 17 kilometredir. Yerli köylerdendir. Köyün kuruluşu, çok eski yıllara uzanır. Bu köyün eski adı Koçi veya Suçi’dir. Osmanlı hakimiyet döneminde burası, önce Yenişehir İlçesine bağlanmıştır. Sonraki yıllarda ekonomik ve idari bağlantıları nedeniyle; İnegöl sınırları içine alınmıştır.

Sungur Paşa’nın asıl adı, Aksungur’dur. Sungur kelimesi, Doğan anlamına geldiğinden Ak-Sungur, Akdoğan manasına gelir. Bu zat Orhan Gazi, Birinci Murad ve Yıldırım Beyazıt devirlerinde yaşamış ve devletin en üst kademelerinde bulunmuştur. Günümüzde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevinin karşılığı olarak sayabileceğimiz Saray Nazırlığı görevini üstlenmiştir. Her zaman hükümdarın en yakınında bulunan ve onun adına Bey Sarayı’nı yöneten kişi olmuştur. Bu nedenle geleneğe uyularak iğdiş niteliğine büründürülmüştür. Ankara’nın fethini ve Osmanlıların eline geçmesini sağlayan askeri harekatı yöneten komutan olarak Aksungur’un adı tarihi belgelere geçmiştir. 1358 yılında gerçekleşen bu harekat sonunda; Ankara’nın idaresi, Özerk Ahi Yönetimi’nden Osmanlı yönetimine geçmiştir. İşte bu askeri harekâttan sonra Ermenipazarı/Pazaryeri İlçesi’nden itibaren batıya doğru Karye-i Ahî/Kestel İlçesi’ne kadar uzanan Cebeli Ermeniye üzerine mecburi iskân ile Hayme-Ana’lı göçerler yerleştirilmiştir. Bu yörenin, Türkleşmesi ve de İslamlaşması sağlanmıştır. Günümüzde coğrafî bir terim olarak hafızalarımızda yer tutan Ahî Dağı sözcüğü, bu eylemin bir hatırasıdır. Başarıyla sonuçlanan Ankara seferinden sonra günümüzde Çavuşköy adı verilen ve iki mahalleden oluşan yerleşim alanı, Aksungur’un babası Kızıl Murad’a dirlik olarak verilmiştir. Engin cesaretinden dolayı Kızıl-Deli lakabı ile de anılan bu zat, uzun yıllar bu yerleşim alanını kullanmış ve burası, kendi lakabı ile yani Kızıl adıyla isimlendirilmiştir. Bundan dolayı günümüz Çavuş Köyü’nün ilk adı, Kızıl Karyesi’dir. Aksungur’un babası Kızıl Murad’dan esinlenilerek bu isim, köye verilmiştir. Sungur Paşa Köyü’nün asıl ad Koçi veya Suçi’dir. Burası, Birinci Murad tarafından kendisine eşküncüli mülk olarak verilmiştir. Aksungur, burasını mülk olarak tasarruf etmiştir. Ölümünden sonra da varislerine yine mülk olarak miras bırakmıştır. Aksungur, Koçi Köyü’ne bir mescid ve bir de Kervansaray yaptırmıştır. Bunların giderlerini karşılamak üzere Yenişehir ilçesine bağlı Akçalar, Lağoz ve Balıklağu köyleri ile Balıklağu köyünde mevcut Arap Çiftliğini de vakfetmiştir. Koçi Köyü ise Aksungur’un ölümünden sonra varisleri tarafından yıllarca mülk olarak, tasarruf edilmiştir. Aksungur’un kızı Paşa-Melek vefatından önce burasını, Vakıf statüsünde ve İbniyet usûlü üzere vakfetmiştir.