Şu yaz aylarının en tehlikeli günlerini yaşadığımız ve zaman, zaman yurdumuzun bir kısım yerinde meydana gelen orman yangınları!

Ben bu konuyu sürekli gündemde tutarak insanlarımızı uyarmak istiyorum! İstiyorum çünkü sürekli olarak haberlerde yer alan orman yangınlarını duydukça ve izledikçe benimde ciğerlerim yanıyor!

Biz millet olarak piknik alışkanlığını ağaçlık ve ormanlık alanlarda yapmayı tercih ediyoruz. Hal böyle olunca o alanlarda yapılan piknik sonrası çöplerimizi gelişi güzel ağaçlık alanda bırakıyor, yaktığımız mangal ateşinin tamamen söndüğünden emin olmadan orayı terk edip gidiyoruz!

İşin en ilginç yanı da maalesef biz millet olarak da yasakları delmede ki becerimizi ve pişkinliğimizde elimizden bırakmıyoruz. Tabi böyle olunca da felaketleri kendi elimizle getirmiş oluyoruz. Doğaya karşı olan tedbirlere ne kadar uyuyor ve doğal zenginlik kaynağımız ormanlarımızı ne kadar koruyoruz?

Bütün bu soruların ardından hala duyarsızlığımızı devam ettiriyorsak demek ki psikolojik bir hastalığımız var demektir. O zaman da bir psikologa baş vurmamız gerekir demektir!

Evet, sevgili okurlar bu gün yazımı güzel bir Temel fıkrası ile bitirmek istiyorum:

Temel İstanbul’da sahilde gezerken el arabası ile muz satan bir seyyar satıcıya yaklaşıp iki adet muz satın alır. Sahildeki banklardan birine çöker, aldığı muzu soyup içini yerken kabuğunu da denize atar. Oradan geçen bir gurup doğa koruyucusu genç Temele yaklaşıp sinirle:

“Sen utanmıyor musun Doğanın dengesini bozmaya?” Temel ne olduğunu anlamadan elini kaldırıp ayağa kalkınca gençler Temel’in niyetinin kötü olduğunu sanıp, Temele pata küte yumrukla dalıyorlar. Temel’i iyice bir ıslattıktan sonra dönüp:

“Bir daha Doğanın Dengesini bozmazsın artık!” diyip oradan uzaklaşırlar. Bunu gören bir vatandaş Temel’e yaklaşıp:

“Geçmiş olsun kardeş! Bu gençler neden seni böyle hırpaladılar acaba?” diyince Temel omzunu çekerek:

“Ula ne pile yum Kardaşum? Ha burada oturmuş muz yiyeyirudum. Ha bu gençler üzerime çullanıp baa “Ula doğanın yengesini niye pozayursun? Deyip peni ha böyle dövdüler. Ula ben ne Doğan’ı tanıyayirum, Ne de yengesinu? Peni niye döğdiler bir türlü anlamadum da!”

Evet sevgili okurlarım bu cennet vatanımızın yeşil ormanlarımıza gözümüz gibi bakmalıyız diyerek Rabbim bize bir daha orman yangınları yaşatmasın duası ile hoşça kalın diyorum…