21. yüzyılın ticari ahlakında sömürme, tüketme ve kendine bağlama vardır. Her türlü özendirici faaliyetlerle hayatta ihtiyaçları çoğaltarak insan, ihtiyaçlar bağımlısı haline getirilmek isteniyor. BU TİCARİ AHLAKI, KİRLETEN İNSAN OLDUĞU GİBİ, BUNUN FECİ ŞEKİLDE ZARARINI GÖREN DE YİNE İNSANDIR.
Haddizatında bakıldığında ihtiyaç gibi gösterilen çoğu şey, ihtiyaç değil. Her şeyi ihtiyaç görmek ve benimsemek, özentilerin ve modanın tuzağına düşmüş insanların hezeyanıdır.
Hayatta ihtiyaçları çoğalttık mı harcamaları da çoğaltmış oluruz. Dolayısıyla sınırlı bütçe, sınırsız harcamaları karşılamadığından, geçim olmayacak ve ekonomik sıkıntılar baş gösterecektir. Kanaatin unutulup, israfın özendirildiği bu zamanda gelirler, giderleri karşılamadığından maddi ve manevi anlamda huzursuzluklar baş göstermektedir. Bu durum, insanın ailesine ve çevresine yansıyacak ve başka problemler artarak devam edecektir. Bu süreç, belki boşanmalar belki cinayetler ve yahut intiharlara kadar gidecektir. Allah böyle bir akıbetten korusun. AMİN
Harcamalara yetmeyen gelir, bu sefer insanı, yanlış yollara sevk edecektir. Belki haram-helal dinlemeyecek, o ruh halinin getirdiği sıkıntıyla, kazancına ha- ram karıştıracaktır. Ya da insanların önünde eğilecek, şeref ve haysiyetini kaybedecek işleri yapacaktır.
Maalesef bu zamanın erkeği, tüketim ve harcama kolik olmuş kadınlarla büyük bir imtihan içerisindedir. Kadının bu yöndeki zaaflarını çok iyi bilen kapitalist düzen, kadını, ticaretin en önemli unsuru haline getirmiştir. Bir nevi bu işin lokomotifi durumundadır. Bu günün kadını, kanaatten ziyade harcama, lüx yaşama isteğindedir. Bu durumda, kocaları çok zor durumda bırakmaktadır. Bir de eğer bu kadınlar, arkalarına akıl danışmanı olarak, annelerini de almışlarsa iyice yandın.
Reklamların albenili büyüsüne kapılan kadınlar aklıselim düşünememektedirler. Bu hal ise” Yuvayı dişi kuş kurar.” sözünü yok edip “Yuvayı dişi kuş yıkar” haline getirmiştir.
Allah insanı namerde muhtaç etmesin. Para bir araçtır lakin yokluğu da büyük bir sıkıntıdır. Paran olunca herkes iyi olur. Eşin dahi. Ama Allah bir de yoklukla imtihan etmeye dursun. Bu sefer herkes sana sırt döner, eşin dahi. Bundan dolayı, varken kanaatkâr olmak, paranın kıymetini bilmek ve olanla yetinmek çok önemlidir.
21.y.yılın ticari ahlakında bozulmalarından biri de, reklamlarla insanları kandırmak, rakamlarla oynayıp müşterinin gözünü boyamak. Kampanyalarda kandırma sözleri, büyük harflerle yazıp, asıl müşteriyi ilgilendiren kısımları ise karınca şeklinde yazmak. Zaten müşteri orayı okuyamıyor okuyup fark etse de iş işten geçmiş oluyor.
Şimdilerde şok şok, kampanya, indirim falan filan..
1,59 lira, 999 lira, 2,49 lira gibilerden etiketler. Alışveriş yaptığın zamanda bu sefer 1,60 lira, 1000 lira, 2,50 lira üzerinden hesap yapıp, paranın üstünü vermiyorlar. “Paranın üstünü alabilir miyim?” dediğimizde de “Efendim 1 kuruşumuz yok.” diyorlar. Peki, sormak lazım. “1 kuruşunuz yoksa eğer, bu fiyatları yuvarlayıp da etiketlere neden yazmıyorsunuz? Bu şekil fiyat yazmanın mantığı nedir?
Demek ki işin içinde müşteriyi aldatmak, kandırmak var. Bu niyet yoksa eğer yazın etiketlere 1,60 lira, 2,50 lira. Bizlerde bilelim neyin ne olduğunu.
Bu işlerde 1 kuruşu da birdir, bir lirası da 1 milyonu da. Helal kazanç çok önemlidir, haramın temeli olmaz. Aldatmakla, hileyle Medyen (Şuayb peygamberin kav-mi) halkı helak oldu.
Peygamber Efendimiz Buyuruyor ki “Bizi aldatan, bizden değildir.”
Sevgiler, saygılar...