Aşk bir tutkudur…Her canlı bu tutkuyu tadar ve ucundan kenarından tatmıştır da…

Aşk bir tutkudur…
Her canlı bu tutkuyu tadar ve ucundan kenarından tatmıştır da…

Bu aşk:

Salt karşı cinse duyulmayabilir; doğada var olan, cazibesiyle biz fanileri kendisine bağlayan çeşitli varlıkların duruş ve konumları vazgeçilmezdir, onlara da aşık olunabilinir…

Hele arada bir de sevgi bağı varsa, bu aşk platonik bir durum alır…

Benim Başbakanım da fanidir; O’nun da aşık olması, elbet en doğal hakkıdır.

Nitekim aşıktır…

Kendilerinin bu duruma gelmesinde, dindar ve ahlaklı olmasında, büyük emeği olan, İmam-Hatip Okullarına aşıktır…

Böylesi bir aşkı Allah, her kuluna kısmet eder inşallah…

Bendeniz böyle bir aşkı tadamadım; dinen ve ahlaken eksikliğimi böylesi bir aşktan yoksunluğuma bağlıyorum!

Oysa:

Başbakanım, ülkemin başbakanı: Bu aşkı tadan ender şanslı insanların başında gelmektedir.

Vefa borcunu ödemek ve aşkını kanıtlamak içinde: 4+4+4=12 Matematiksel bir formül içeriğinde, İmam-Hatip Okullarının öğrenci kaynağının alt yapısını oluşturma girişimine başlamıştır…

Bu kanun yasalaşırsa: (Ki yasalaşacak) 4 Yıllık zorunlu eğitimden sonra veli isterse; İmam-Hatip Liselerinin bünyesi içerisinde açılacak olan 4 Yıllık Temel Eğitim okuluna çocuğunu gönderebilecektir.

Tamamen demokratik bir uygulama! Bakın! Veli isterse deniliyor, yani Milli İradeye saygılı olunuyor…

Yüzde Doksan veli ister, neden istemesin ki…

Yarın, tekmil cemaat ve tarikatlar: Gelecekte kontrol altında tutabilecekleri, kendilerine bağımlı ve medyun eleman kazanabilmek için yarışa girecekler, kapı, kapı dolaşıp öğrenci toplayacaklar; parasız yurtlar, masrafsız okul giderleri…

Hangi veli bu işe hayır der… Nasıl olsa, İmam-Hatiplerin üniversite ufkunu YÖK daha önce açmış, katsayıyı kaldırmış, sözüm ona Meslek Liselerine uygulanan haksızlığı gidermişti! Bu da, İmam-Hatip mezunları için düşünülen bir ayrılacaktı…

Çünkü:

Üniversite sınav soruları, Genel Liselerin ders programları esasına göre hazırlanmaktadır.

Bilinen bir gerçektir:

Türkiye de var olan tüm meslek liselerinin içerisinde, yalnız İmam-Hatip Liselerinin müfredat programları Genel Liselerinkine yakındır. Diğerleri; örneğin özellikle Endüstri Meslek Liseleri, bu olanaktan çok uzaktır…

Bunun İzahı şudur:

Bir kişiyi günlerce aç bıraktıktan sonra, önüne en sevdiği yemekleri koyup, ellerini de arkasına bağlayıp, buyur! Karnını doyur derken; ne oluyorsa: Bugün İmam-Hatiplilerin dışında meslek liselerine de o oluyor demektir…

İmam-Hatip Okulları ülkemin geliştirmiş olduğu en yararlı eğitim kurumlarının başında gelmektedir. Oradan mezun olan gençlerimizde bu

Ülkenin gençleridir, bizim gençlerimizdir; bunlara karşı sevgim ve saygım sonsuzdur…

Benim sunmak istediğim:

Şu an, ülkemizin her şeyinden sorumlu olan başbakanımızın, salt İmam-Hatip aşkı uğruna, Türk Milli Eğitimi’nin geleceğini karartacak, içeriği karmakarışık bir 4+4+4=12 gibi, bir yasayı dayatmasının yanlışlığıdır…

Söz konusu İmam-Hatip Okullarına öğrenci kaynağı yaratmak ise, bu; Bir maddelik kanunla çözülebilirdi.

“İmam-Hatip Liselerine dayalı olarak, bünyelerinde 8 Yıllık Temel Eğitim sınıfları açılır.” Cümlesi amaca hizmet edebilirdi…

Olmadı.

Başbakanımın aşkı, Türk Milli Eğitiminden taştı… Önünde durabilene aşk olsun…

Dünden bu güne uygulanmakta olan eğitim sisteminde, kaderine terk edilen kesim, Meslek Liseleridir. Bu okullara, İmam-Hatip Liselerinin “yüzü suyu hürmetine.” Üniversite yolları katsayısız açılmış olsa bile, kendilerine uygulanan eğitim programları, 4 Yıllık Yüksek Öğrenim Okulları sınavlarını kazanacak düzeyde değildir… Özel dershanelere de ne paraları yeter, ne de yılları…

Sonuç:

Her aşk mübarektir, saygındır. Ama her aşkın sonu hayırlara neden olur mu?

Bilinmez…