Evet değerli okurlarım! Bu gün sizlere birçoğumuzun da bildiği hikayelerin birçoğunun ders alınacak yanları olduğu malumdur.

Bizim zamanımızda televizyon gibi veya cep telefonu gibi çağımızın modern iletişim araçları maalesef yoktu. Akşam oldumu annemiz bütün kardeşlerimizi başına toplayıp ilginç hikâyeler anlatırdı. Bu hikâyelerin birçoğunun ders niteliğinde ve öğüt alınacak olması da çocuk yaştaki bizlerin beyinlerimize kazınmış olmasıyla hayata bakış açımızın önemi de büyüktü.

Zaman, zaman ben de bu sütunlardan sizlerle paylaştığım hikâyeler olmuştur. Hatta bugünde yine sizlere bir hikâye anlatarak ufkunuzu açmak ve birazda düşündürmeye sevk etmek istiyorum.

Gelelim bu günkü hikâyeme:

Bir zamanlar çukur ovada mevsimlik pamuk toplayan bir aile varmış. Kavurucu sıcak altında çalışıp üç-beş kuruşu biriktirerek kışlık ihtiyaçlarını karşılama adına canla başla çalışıp diniyorlarmış.

Pamuk tarlasında kavurucu sıcağa aldırmadan nasırlı ellerle pamuk toplayan işçileri seyreden pamuk tüccarının yetişkin oğlu babasına:

“Baba bu sıcakta pamuk toplamak çok zevkli bir iş olsa gerek! İnsanlar büyük bir iştahla yumuşacık pamukları zevkle topluyorlar baksana! Deyince babası oğluna kızarak:

“Evlat bir zamanlar bende annen ile bu tarlada pamuk toplamıştık. Ancak tarlada bulduğumuz gömü sayesinde, bu tarlayı da satın alarak bu işi devam ettiriyoruz!” deyince babası gibi zengin biri olmayı isteyen genç babasına:

“Baba bende senin yaptığın gibi bu tarlada çalışırsam gömü bula bilir miyim?” diye sorunca, babası bu isteği fırsat bilerek çocuğunun emeğin ne demek olduğunu anlaması için gülerek:

“Tabi evladım! İnsan çok istediği bir şeyi elde edebilmesi için o hayalle çalışarak emeline nail olur!” ve oğluna arabadan getirdiği pamuk toplama eldiveni ile torbayı uzatır. Delikanlı akşama kadar hem pamuk toplar, hem de bitkilerin köklerini elleri ile kazarak gömü arar.

Bir gün beş gün, bir hafta derken delikanlı istediği gömüyü bulamaz. Bu arada işçilerde emeklerinin karşılığı olan haftalıkları almak için çocuğun babasının huzuruna gelmiştir. Adam işçilerin sırayla haftalıklarını vermeye başlar. Adamın oğlu bu haftalıkları alan işçilerden sonra babasına:

“Baba günlerdir tarlada hem pamuk topladım hem de gömü aradım. Ama bende senin bulduğun gömü bulamadım.” Babası tekrar gülerek:

“Buldun evlat buldun!” diyerek çocuğun şaşkın bakışları arasında babası cebinden çıkardığı bir zarfı çocuğa uzatarak:

“İşte bulduğun gömünün ilk bölümü! Sen bu hırsla alının teriyle tarlada çalıştıkça bir gömüden daha fazlasını kazanırsın!” diyerek para dolu zarfı çocuğuna verir.

Ben neden böyle bir kısa ile yazıma başladığıma gelince: şans oyunlarına umudunu bağlamış insanları gördükçe onların bu bitip tükenmek bilmeyen ihtiraslarına hayret ediyorum! Hiçbir emek harcamadan birden bire zengin olma hayalleri ile çocuğunun ve ailesinin rızkını şans oyunlarına yatırıp sonrada kaybeden insanlara acımamak elde değil!

Alın teri ile kazandığı parayı haram olan şans oyunlarına yatırıp sonrada elleri boş evine ailesine giden birçok zenginlik hayalleri kuran insanlara bu kötü alışkanlıktan kurtulması için Allah akıl fikir versin demekten başka diyecek söz bulamıyorum doğrusu!