Yazının başlığı bile ne kulağa, ne göze hoş geliyor. 

Hiçbir kimsenin, hiçbir canlının başına gelmesini istemeyeceği bir şey. Fakat ne yazık ki son yıllarda yaşadığımız dünyada biz bu istenilmeyen durumu çok duymaya ve görmeye başladık. Hem de yanı başımızda bizimde yaşadığımız coğrafyada komşularımız, diğer yandan ise Asya’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Arakan gibi ülkeler ile Ortadoğu’da, Suriye, Irak, Libya, Yemen gibi ülkeler, bu hiç istenilmeyen durumu yaşayan ülkeler oldu. Ne yazık ki, bu durumdan bir türlü kurtulamıyorlar. İşin acı tarafı hep Müslüman ülkeler kardeşimiz dediğimiz ülkelerin halkları, kolay kolay da kurtulacaklara benzemiyorlar. 

Emperyalist zalimler, zalim emellerini gerçekleştirmek için acımadan yakıyor, yıkıyorlar. Birde bunu yaparken, demokrasi, barış ve Arap Baharı adında yaptıklarını söylüyorlar. Ne baharı, böyle demokrasi, böyle bahar mı olur mu? Böyle demokrasi gelecekse hiç gelmesin. Demokrasi getireceğim dediğiniz ülkelerde insan bırakmadınız. Demokrasi gelse ne olur? Ülkelerde insan kalmadı. İnsanlar sizin yaptığınız zulümlerden dolayı canlarını kurtarmak için ülkelerini terk ederek, mülteci durumuna düştüler. Türkiye’ye 4 milyona yakın Suriye’den muhacir sizin yüzünüzden vatanlarından göç etmek zorunda kaldılar. Sorunlar üstüne sorunlar meydana getirdiniz. Sorunları çözmek bir yana sorunları çözmek size kaldıysa vay bu dünyanın haline. Her tarafı yıktınız, yaktınız. Pakistan, Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen ve daha başka ülkeler sizin bitmek bilmeyen emperyalist emelleriniz yüzünden bombaların patladığı, kan, acı ve gözyaşlarının hiç dinmediği ülkeler haline geldiler.

Evet lügatlerinde acıma hisleri olmayan, kan ile beslenen emperyalist ABD ve yandaşları yüzünden bazı mazlum ülkelerde yeryüzü cehennemi yaşanılır hale geldi. Irak’ta, Suriye’de, Pakistan’da, Afganistan’da medeniyetimize ait ne varsa yaktılar, yıktılar. El yazmalarını, tarihi eserleri, tarihi yapıları, çarşıları, şehirleri yağmaladılar. Çocuk, kadın, yaşlı demeden katlettiler. Kadın ve kızlara tecavüz ettiler. Bugün Suriye’de adeta yeryüzü cehennemi yaşanıyor. Şehirler harap olmuş, Guta denilen yer ise, tam bir facia, yıkılıyor, yanıyor. TV’de haberlerde izlediğim Guta’da bir çocuk bir çekim esnasında kardeşleri yanından boynu bükük, gözleri yaşlı, çaresizlik içinde yalvaran bakışlarla ‘Üç gündür yemek yemedik, açız öleceğiz. Allah rızası için temek verin’ diyordu. Adeta insanlığın bittiği bir yer. Bu durum karşısında insan oğlunun gözleri dolmaz ve boğazına bir şey düğümlenmez mi? O çocukların görüntüleri ve konuşması hepimize, bizlere halimize ne kadar şükretsek az olduğun gösteriyor. Tüm insanlık suçudur bu. İnsanlık adına utanç verici bir şeydir. Seyrettiğimizde elimizden bir şey gelse keşke, bir şey yapabilsem dememek mümkün mü? O çocuklara açlığın verdiği çaresizliğe karşı. Böyle bir durumu kim ister, hem açlık hem de her yere düşen bombalar.

ABD ve yandaşları, batı, tüm emperyalistler, Suriye rejimi, BM, NATO ve bazı sözde İslam ülkeleri, hepsi bu masum insanlara yaşatılan zulümden dolayı sorumludurlar. Komşularımızda bu facialar yaşanırken, Türkiye ne kadar kötü günler geçiriyorsa da, her şey ülkemizde de, gönlümüzce değilse de, bu kardeşlerimizin yaşadıkları karşısında halimize ne kadar şükretsek azdır. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Dileğimiz bu açılasın son bulmasıdır.