Suriye ile aramızdaki sınırda bulunan mayınların temizlenmesine karar verildiği ve dostluğumuzun geliştiği bir zamanda ne oldu da birden bire Suriye karıştı iç savaş çıktı. Kardeş kardeşi boğazlar hale geldi. Aramız açıldı. Mayınlı alanların dışında Suriye ile aramıza duvarlar örüldü.
Orta doğudaki yer altı zenginlikleri, özellikle petrol ve doğalgaz emperyalistlerin iştahını kabartmış olacak ki oralarda söz sahibi olabilmek için, bu ülkelerde iç savaşların çıkmasını sağladılar.
Bilim ve teknolojide geri kalmış müslüman ülkeler mezhepsel ve etniksel çatışmalarla birbirlerini yerken, emperyalistler malı götürüyor.
Emperyalist güç olan Amerika´nın büyük orta doğu projesine göre Orta Doğuda haritaların değişmesi, yeni devletçiklerin ortaya çıkması için çıkarttıkları bu savaşlara Türkiye´nin nasıl bir katkısı oldu? Bir gurubu destekleyerek onlara silah göndermekle Suriye´ye barışın gelemeyeceği bir gerçektir. Süleyman Şah türbesinin yerinin değiştirilerek hudutlarımıza yakın Eşme köyüne getirilişinin altında acaba kurulması düşünülen sözde Kürdistan´ın, Akdeniz´e ulaşması için yol güzergahının temizlenmesi amacıyla mı PYD eşliğinde bu taşıma gerçekleştirildi. Benim kafamda hala şüphelerim var. Türkiye´nin tavizkar tutumundan yüz bulup şımaran Mesut Barzani´nin bağımsızlık hesapları Bağdat´tan döndü. Yaptıkları referandum geçerliliğini yitirdi. İşgal altında olan Kerkük´te Bağdat tarafından kurtarıldı. “Kerkük´e gidecek beş bin gönüllü var” diyenleri sahnede göremedik. Demek ki lafla peynir gemisi yürümüyor.
Terör örgütlerinin çöreklendiği Suriye´de, bitmeyen savaşlar halkı can derdine düşürdü. Ülkemize sığınan Suriye halkına sınır kapılarımız sonuna kadar açıldı. Türk´ün misafirperverliği bir kez daha dünyaya gösterildi. Suriye´den gelenlerin çoğunluğunu, çocuklar oluşturmaktadır. Savaşın acı yüzünü bu çocuklar körpe vücutlarında hissetmektedir. Bu çocukların beslenmeleri, sağlıkları kadar eğitimleri de önemlidir. Çevremdeki Suriyeli çocukların, benim merdiven altı eğitim diye nitelendirdiğim yerlere şeriat okusun diye annelerince götürüldüğüne şahit olmaktayız. Yakınım da bulunan çocukların elinden tutup götürüp ilkokula kayıtlarını yaptırdım. Acaba kaç vatandaş benim yaptığım bu davranışı göstermiştir. Okula götürdüğüm bu çocukların pek de iyi eğitim almadıklarını gözlemlemekteyim. İnegöl´de kaç tane Suriyeli çocuk var? Kaçı okula gidiyor, kaçı kuran kursuna gidiyor, kaçı okuma yazma öğrendi, kaç tane kız çocuğu daha 13-14 yaşlarındayken evlendirilmek üzere okuldan alındığı yetkililerce acaba biliniyor mu? Suriyeli çocuklar iki arada ziyan olmaktadır. Ayrıca iş yerlerinde ucuz işçi olarak Suriyelilerin çalıştırılması vicdanlarımızı rahatsız etmelidir. Eğitim sadece çocuklara mı gerekli? Hala yer sofrasın da oturup çatal kaşık kullanmadan elleriyle yemek yiyen, trafiği alt üst eden, giyim kuşamlarıyla toplumun tortusunu oluşturan yetişkinler için de gerekli değil mi? Bütün bunlar için eğitimsel olarak bir şeyler düşünmek ve uygulamak lazım gelmez mi? Son zamanlarda Suriye´ye barışın geleceği ve Süleyman Şah türbesinin eski yerine taşınacağı haberleri, barışın geleceği yönündeki umutlarımı yeşertti. Türkiye Hükümeti de Mustafa Kemal Atatürk´ün
" Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine sadık kalarak Suriye´deki barışa katkı sağlamalıdır. Barış sağlanmalı, Suriyeliler de evlerine yurtlarına dönmelidir.“ Bülbülü altın kafese koymuşlar ah vatanım demiş”. Eminim ki Suriyelilerde vatan hasreti, sıla hasreti çekmektedirler. Bunlara yapılacak en büyük iyilik ve yardım yurtlarına, evlerine dönmelerini sağlamaktır.
Suriyelilere ev verdik, iş verdik, aş verdik, para verdik ama vatandaşlık asla veremeyiz. Siyasi ikballeri için Suriyelilere vatandaşlık verilmesini düşünen siyasiler varsa bunu bir kere daha düşünmelidirler.