Abdest konusunda mest giymeden önce ayakların yıkandığı gibi, diş dolgusu veya kaplaması yaptıranlarında önceden abdestli veya gusletmiş olmaları gerektiği şeklindeki yaygın söylentide yersizdir.

Abdest konusunda mest giymeden önce ayakların yıkandığı gibi, diş dolgusu veya kaplaması yaptıranlarında önceden abdestli veya gusletmiş olmaları gerektiği şeklindeki yaygın söylentide yersizdir. Diş dolgusu yaptırmanın veya kaplamanın ne abdeste nede gusül etmeye bir zararı yoktur.

Ayakta su içmenin iyi olmadığı, oturarak içmek gerektiği ve içerken de bir elini başının üstüne koymak gerektiği şeklinde ki Anadolu’nun bazı yörelerinde adet olan bu uygulamanın da hiçbir dini değeri yoktur. Resulü Ekrem efendimiz ayakta da oturarak da su içmiştir..

Zemzem suyunun ayakta içilmesi gerektiği anlayışı da dini değildir. Rasülüllah as tavaftan sonra zemzem kuyusunun yanına geldiğinde ashabı ile birlikte zaten ayakta olduklarından halin icabı olarak o anda ayakta zemzem içmiştir. Oturduğu halde sırf zemzem içmek için ayağa kaldığı şeklinde bir rivayet yoktur. Zemzem içerken kıbleye dönülmesi de ayrı bir abartıdır.

Namaz kılmaya kalkılınca dil ile” şu vaktin şu kadar rekât şu namazına niyet ettim” diye dil ile söylemek Hz. Peygamberden hiçbir rivayet olmamasına rağmen insanlarımız ille de dilleri ile niyet etmeye alışmışlardır. İbadetlerde niyet kalp ile olur. Bazı din âlimleri dil ile söylemeyi mekruh saymışlardır. Belli bir vakitte o vaktin namazını kılmak için camiye gitmek veya evinde/işyerinde namaz için ayağa kalmak irade etmek, kastetmek bir niyettir. Burada aşırılığa kaçmak gerekmez…

İlmihallerde yazılı olan, imamın arkasında erkeklerle beraber kadınlarda varsa, imamın kadınlara da imam olmaya ayrıca niyet etmesi gerekir şeklindeki ifade hiçbir delile dayanmaz. İmam namaz kıldırmaya niyet etti mi tamamdır.

Namaz için ilk tekbir alınırken elleri kulaklara değdirmek de gerekmez. Çünkü Allah Resulü (as) tekbir alırken ellerini omuz veya kulakları hizasına kaldırmıştır. Namazda ellerin/kolların göğüs hizasından göbek üstüne kadar bağlanması mümkündür. Göbek altında bağlamak yoktur.

 Münakaşa edilen konulardan biride erkeklerin başı açık olarak namaz kılmaları meselesidir. Hz. Peygamber döneminin Arap toplumunda zaten bütün insanların başı örtülüdür. Bu bir din emri değil bir gelenektir. Sıcak iklimde çöl şartlarında insanların başını, yüzünü kumdan sıcaktan korumaları sağlık açısından da gerekli bir örftür, ihtiyaçtır. Dolayısıyla Hz. Peygamber ve arkadaşları günlük kıyafetleri ne ise onunla namaz kılmışlar, diğer ibadetlerini de öylece yapmışlardır. Yoksa namaz kılmak için başlarını örtmemişlerdir. Bu gün ülkemizde erkeklerin başı açık gezmeleri neredeyse bir umumi örf haline gelmiş bulunmaktadır. Namaz kılacak kişi isterse başına bir şey/takke giyer, değilse namazında başı açık olması ibadetine bir zarar vermez. Yazın kısa kollu gömlek ile namaz kılmakta aynen böyledir. Bu kabil şekli şeyler için örfe ve geleneklere göre hüküm verilir. Bunlar ibadi / ibadetle ilgili değildir…

Namazlarda İmamın açıktan okuduğu yerlerde cemaatin susup dinlemesi, gizli okuduğu yerlerde cemaatin de fatihayı okumaları gerekir. Bu Fatihayı okuma meselesi çok mühimdir. Kanaatime göre Hanefi mezhebinde böyledir diye cemaatin imamın gizli okuduğu yerlerde susması yanlıştır. Hz. Peygamber (as) “Fatihasız namaz olmaz” buyurmuştur. Zaten Şafii ve Hanbeli mezheplerinde Fatiha okumak farzdır.

 

(BU KONUYA DEVAM EDECEĞİZ)