Ne kendisi sattı ne de ülkesini… Önce kendine, sonra topluma saygısı vardı. Kendi yolunda yürüdü, ezilenlerin, emekçilerin sesi oldu. Etnik kimlikleri değil, insan olmayı önemsedi. Haksızlığa uğrayan herkesin yanında durdu.
Edip Akbayram, bireysel mutluluğun değil, toplumsal mutluluğun peşindeydi. Sosyal çürüme içinde kaybolan bir dünyada bize kendi değerlerimizi hatırlattı. Zengin ve güçlü olmanın, insan olmaktan daha kıymetli sanıldığı bir düzende, bu algıyı yıkmaya çalıştı. Ve bize asıl önemli olanın insanlık olduğunu gösterdi…
Bizim coğrafyamızda, kimi zaman birinin memleket hasretinde, kimi zaman bir başkasının sevdasında, umudunda hep sen vardın. Ve var olmaya da devam edeceksin.
“Güzel günler göreceğiz” derken bayramlarda çocuklar gibi şenlendik, “Kuşlar”, “Gittin Gideli”, “Aldırma Gönül” şarkılarında seninle beraber hüzünlendik.
Sen, bu milletin büyük değerlerinden birisin. Sadece anne ve babalarımızın değil, gençlerin de yüreğinde taşıdığı bir isim oldun. Şarkıların dünden bugüne, bugünden yarına hep bizimle…
Sen, halkımıza öyle bir hazine bıraktın ki… Maldan, mülkten çok daha değerli; şarkılarınla, sözlerinle bizlere anlaşılmayı, hissetmeyi armağan ettin. Bunun için sana minnettarız.
Unutulmaz sesin ve şarkıların, nesillerin hayatına mühür gibi kazındı. Umudun sesi, direncin ve sevdanın adı oldun. Seni hiç unutmayacağız, büyük usta. Ruhun şad olsun.