“İnsan isterse her şeyi başarır.”
Ne kadar umut verici bir cümle…
Ama dürüst olalım: Potansiyeli belirleyen en büyük şey inanç değil, olanaklardır.
Çocukluğumuzdan itibaren kulağımıza fısıldanan bir masal vardır:
“İnsan bir şeyi çok isterse, çalışırsa ve inanırsa başarır.”
Hatta öyle söylenir ki, potansiyelimizi biz belirleriz.
Oysa bu masal, insanlara umut satmanın en zarif ama en acımasız yollarından biridir. Çünkü çoğu zaman gerçeklerle bağdaşmaz.
Potansiyelimizi en çok belirleyen şey, doğduğumuz aile ve sahip olduğumuz olanaklardır.
Ekonomik durum, eğitim fırsatları, sosyal çevre…
Tüm bunlar senin potansiyelinin zeminini belirler.
Elbette istisnalar vardır;
ama istisnaları örnek gösterip adaletsizliği görmezden gelmek, büyük bir yanılgıdır.
Gerçek şu ki:
Bir çocuk sabah aç karnına okula gidiyorsa, ödev yapmaktan çok kardeşine bakmak zorundaysa, o çocuğun potansiyelini sadece “çok çalışmak” ile ölçmek haksızlıktır.
Öte yanda, varlıklı ailelerin çocukları özel okullarda, özel hocalarla, dil kurslarıyla ve yurtdışı imkanlarıyla büyürken başarıya ulaştığında, bu başarı eşit bir yarışın sonucu değildir.
Bakın, istatistikler de bu gerçeği fısıldıyor:
Harvard Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerin yaklaşık %60’ı zengin ailelerden geliyor.
Yoksul ailelerden gelenlerin oranı ise yalnızca %1.
Şimdi düşünelim…
Ben Harvard’ı kazanırsam ve Elon Musk’ın kızı da Harvard’a girerse, bu iki başarı aynı kefeye konulabilir mi?
Ben, dikenli bir yolda çıplak ayaklarla koşarken, o asfalt bir pistte rüzgâr gibi ilerliyorsa…
ikimiz de aynı ipi göğüslediğimizde eşit miyiz?
Ya da şöyle diyelim:
Evet, aynı ipi göğüsleyebiliriz,
ama ben çok daha uzun koştum.
Bu yüzden potansiyel dediğimiz şey, yalnızca inançla değil, imkânlarla örülür.
Ve işin acı tarafı, fırsat eşitliği dediğimiz şey çoğu zaman bir illüzyondan ibarettir.
Ama yine de….
Asıl cesaret, bu gerçeği bilerek, belki de başarısız olacağını bile bile, yine de denemektir.
Belki kazanamazsın, ama sistemin yalanlarını ifşa eden bir mücadele bırakırsın ardında.
Zengin bir çocuk Harvard’a “yerleşir.”
Yoksul bir çocuk Harvard’a “tırmanır.”
Ve bu iki kelimenin ağırlığı, potansiyelin gerçek tanımıdır.
“Eşit olmayan bir dünyada başarıyı sadece bireysel çabaya indirgemek, yoksulların alın terine haksızlıktır.”