Aslında başlığa göre deplasmanda ki kötü karne geleneği bozulmadı, orası doğru. Fakat bu maçı ayrı kılan durum ise bu sefer çok ama çok galibiyete yaklaştığımızdı.

Maçın öncesinde 2 takım taraftarı arasında karşılıklı güzel sloganlar tribüne takımları çağırma bana göre maçında önündeydi. Atlamayalım bide 200 dolayında taraftarda İstanbul’da takımını yalnız bırakmadı. Oda takdire şayandı. Gelelim tekrar saha içine, maça istekli başlayan Sarıyer konum itibarıyla kazanma zorundaydı. Üst üste kişisel yaptığımız hatalar bize pahalıya mal olacakken, onlar beceriksiz davrandı ya da biz şanslıydık. Ardından sahaya alıştık, maça ortak olduk, net maç boyu 5 pozisyon kaçırdık. Hele maçın son 10 dakikasında Ömer’in karşı karşıya kaçırdığı pozisyon tek bir şey ile özetlenebilir oda ayak kalitesi. Bu işin olmazsa olmazı Sarıyer’in daha fazla pozisyonda  sonuç alamadığını söyleyebiliriz. Ama maçın hakkı beraberlikti, öylede bitti. Oyundan çıkan oyuncular yorgunluktan çıkarken belki daha erken olsa işin rengi de lehimize dönebilirdi diye düşünebiliriz. Ama söylenecek tek şey maç dostça başladı dostça bitti. Bana göre play-off ümitleri zor olsa da matematik hesabına göre devam eden bir umudumuz var. 2 rakibimiz kaybetti. Isparta ve İskenderun avantajı sürdürmek için hiç takılmadan bu iki takımı da yenmemiz şart. Olur mu? Olabilir. Yapmamız gereken bekleyip görmek.