Tutumlu olmak, savurganlıktan kaçınmak her insanın yapması gereken iyi bir alışkanlıktır.
Ancak maalesef ben zaman, zaman insanlarımızın çılgınca yaptıkları alış verişlerinden kısa bir sonrasında alınan eşyaları birçoğunu ya çöp konteynırın içinde veya bir geri dönüşüm torbasında görmemiz mümkün.
Öylesine fütursuzca savurganlık yapmaktayız ki insanın şaşmaması elde değil. Herhangi bir arsaya atılmış kullanılacak bir durumda halı mı dersin, çekyatlar veya mobilyalar mı dersin? Böylesine israfa insan pes be kardeşim demekten kendini alamıyor doğrusu…
Oysa israfın ne denli kötü bir şey olduğunu, İslam’a yakışmayan ve hatta İslam’ın kesinlikle reddettiği bir konu olduğunu çok iyi bilmemiz gerekir. Her ne kadar israf konusunda uyarı yapsak ta, ancak insanlarımız bu uyarı ve ikazlara aldırmayıp israfı korkunç boyutlara getirmek için ellerinden gelenleri de ardlarına koymuyorlar. Hatta israf konusunda adeta çılgın bir yarış içindeler.
İsraf konusunda bazı Cuma günleri gerek Hutbe konusu olmasına rağmen, ülkemizde israfın korkunç boyutlara ulaştığını ne kadar çok dile getirmiş olsalar bile ne yazık ki bu uyarılara kimsenin kulak verdiği yok. Bir vurdum- duymazlık almış aşını gidiyor.
Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde bir günde yaklaşık beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Dünyanın birçok ülkesinde açlıktan telef olan yüzlerce insanı ve Afrika da yine aynı şekilde açlık ve susuzluk çeken insanları zaman, zaman televizyon haberlerinde ibret ile izlemekteyiz. Ben çöpler de ya da bir duvarın veya bir ağacın altına atılmış ekmekleri gördükçe içim sızlıyor.
İsrafın böylesine pes demekten başka söyleyecek söz bulamıyorum doğrusu!
Bakınız yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de A’râf Sûresin de ne deniyor: “Ey Âdemoğulları! Her Namaz kılacağınız da güzelce giyinin. Yiyin. İçin, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf. 7/31)
Peki, biz neden hala israf etmeyi inatla sürdürüyoruz? Bu konu da yeterince duyarlı değilmiyiz? Ben yetmiş yaşındayım. Ve benden de yaşlı olanlar çok iyi hatırlarlar. Ekmeği karne ile aldığımız o kara günleri. Üstelik birinici sınıf, ikinci sınıf diye iki tür ekmek çıkardı. Birinci sınıf ekmeği parası olanlar yine karne ile alırdı. Şimdiler de bakıyorum bu nimetler biraz bayatladı diye çöpe atılıyor veya bazıları da akılı sıra hayvanlar yesin diye duvar kenarlarına, ağaç diplerine bırakıyor. Zamanla iyice katılaşan bu ekmekleri hiçbir hayvan yemiyor sonunda çöpe gidiyor. Belediyemizin ilçe genelinde muhtelif yerlere bayat ekmekler için koyduğu kutuları birçoğumuz görmezden gelip kısa yoldan çöpe atmaktan çekinmiyoruz.
Nimete saygımız adeta yok olmuş gibidir. Ya birçoğumuz israfın anlamını iyi kavrayamamışız. Ya da bile, bile Allah’ın israf konusunda ki uyarısını bilmiyoruz. Her halükarda ben israfın haram olduğuna inanıyorum. Özellikle de temel gıda maddemiz olan ekmeğe saygımız kalmadığı kanısındayım.
Bu konuda hiç abartısız söylüyorum, isterseniz şöyle bir çıkıp İnegöl’de bir dolaşın. Mutlaka sizde göreceksiniz, bir ağacın dibinde veya bir kaldırımın kenarında atılmış ekmekleri. İnsanlar ihtiyaçları kadar ekmek alıp tüketseler, Yada kalan bayat ekmekleri fırınlarında peksimet olarak kızartarak tüketmeyi deneyebilseler fena olmaz mı?.
Özellikle ekmeğin zamlandığı bu dönemlerde neden hala israfa yönelip, ekmek bulamayanlara nispet yapar gibi çöpe veya sağa-sola atmaya devam ediyoruz? Buna söylenecek tek kelime var:
“Allah böylelerini ıslah eyleye! Yüreklerine insaf, vicdanlarına merhamet vere!”
Yüce Rabbim soframızdan nimetimizi eksik etmesin… Kıtlık yüzü göstermeyip, bizleri bir dilim ekmeğe muhtaç etmesin… Amin!..