Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde artan hastalık olayları ve erken ölüme katkıda bulunan, aynı zamanda çocukluk çağının en yaygın kronik hastalığı olan çocukluk çağı obezitesinden bahsedeceğim bu yazımda.

Öncelikle obezite ne demek biraz ondan bahsedelim. Vücuda aldığımız enerjinin harcadığımız enerjiden fazla olması durumunda fazla enerji vücudumuzda yağ olarak depolanmaya başlar. Vücut yağ oranımızın sağlıksız seviyelere kadar çıkması durumuna obezite denir. Obezite daha çok beden kitle indeksi (BKI) değerleri ile tanımlanmaktadır. Ancak yetişkinlerde bu yöntem kullanılabilirken çocuklarda yaş ve cinsiyete göre hazırlanmış büyüme ve vücut ağırlığı persentil çizgileri kullanılarak daha doğru sonuçlar elde edilmektedir. Çocuğun boy ve yaşına göre 50 persentildeki vücut ağırlığı ideal ağırlığıdır. ≥95. Persentilden fazla vücut ağırlığına sahip çocuklar ise obez grubundadır.

Erişkin çağında görülen sağlık sorunlarının çocukluk çağındaki şişmanlık ile ilgili olduğu düşünülürse bu konu toplum sağlığı için de önemli bir tehtit oluşturmaktadır. Çocukluk veya ergenlik döneminde obez aralığında olmak, gençlerin yetişkinlikte obez olma olasılığını sağlıklı kiloyu koruyan akranlarına göre beş kat daha fazla yapar.

Çocukluk çağı obezitesi nedenleri arasında; genetik faktörler, psikolojik nedenler, ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, ailenin beslenme bilgisi ve alışkanlıkları, arkadaş ortamı, medya, yanlış yeme davranışları( hızlı yeme, ayaküstü yeme, sık sık ev dışında yeme, yüksek enerjili düşük posalı beslenme), fiziksel aktvite azlığı, annenin hamilelikte diyabet hastası olması ya da obez olması yine çocuğun obez olması için risk oluşturur. Neden olduğu sağlık sorunlarını sayacak olursak; hipertansiyon, diyabet, insülin direnci, dislipidemi, kızlarda PKOS, erkeklerde hormon dengesizliği, troid fonsiyonlarında bozulma, kalp hastalıkları riski, astım, uyku apnesi, bazı sindirim sistemi sorunları, depresyon, anksiyete ve daha bir çok soruna sebep olabilmektedir. Aynı zamanda akranlarına göre obez çocuklarda büyümenin erken tamamlanmasıyla kemik yaşları yaşıtlarına göre ileridir, düz tabanlılık, bacaklarda eğrilik ve erken ergenlik de görülebilir.

Çocukluk çağı obezitesinin en belirgin özellikleri yorgunluk, nefes almada güçlük, hareket azlığı ve bacaklarda ağrı yakınmalarıdır. Besin alımları genellikle yemek seçici, yemek saatleri düzensiz, diyet öyküleri aşırı besin tüketici ve atıştırıcı tip, ödül olarak şeker ve aşırı karbonhidratlı besin tüketen ve bol yağlı özellikle kızartmaya eğilimli, sebze-meyve tüketimi az, et tüketimi fazladır. Şeker, bisküvi, çikolata, patates cipsleri, kolalı içecekler, tatlılar, yüksek enerji verici yiyeceklerdir ve çocuklar tarafından sevilerek tüketilmektedir. Genelde ailede çocuğa bir ödül olarak sunulmaktadır.

Batı diyeti dediğimiz beslenme tarzıyla çocuklar; genellikle kalorisi yüksek şekerler, trans ve doymuş yağlar, tuz ve gıda katkı maddeleri açısından zengin ve kompleks karbonhidrat ve vitaminler açısından düşük bir beslenme şekli kullanmaktadır. Kötü uyku düzenleri, değişen iştah düzenleyici hormon seviyeleri ve geç saatlerde atıştırma dahil düzensiz yeme düzenleri obeziteye katkıda bulunmaktadır. Araştırmalar, uzun süre ekran karşısında duran çocukların enerjisi yoğun atıştırmalıklar ve içecekler, fast food, az meyve sebze tüketimine neden olduğunu söylemektedir. Ekran karşısında olması dikkati dağılmış yeme yoluyla ne yediğini ve ne kadar yediğini bilmemesini etkilemektedir.

Çocukluk çağı obezitesinin tedavisinde uygulanan yöntemler davranış tedavisi, beslenme tedavisi, fiziksel aktivite, ilaç ve cerrahi tedavidir. Ancak ilaç ve cerrahi tedavi çocuklarda nadiren kullanılır. Tedavideki amaçlar ise şöyledir; vücut ağırlığının azaltılması, daha fazla kilo alımının önüne geçilmesi ve uzun dönemde vücut ağırlığının normal seviyelerde tutulması şeklindedir.

Alınacak bazı önlemler ise şöyledir; şekerli içeceklerin tüketimini sınırlamak ancak sıvı alımı desteklenmek, ekran süresi sınırlamak, fiziksel aktivite kesinlikle arttırmak, kahvaltı yapmak, restoranlarda yemek yemeyi sınırlamak, aile yemeklerini teşvik etmek, porsiyon boyutlarını sınırlamak, öğünleri düzenlemek, günlük yağ miktarının düzenlemek, yeterli sebze-meyve ve posa alımını düzenlenmek, 1 yaşına kadar yemek aile ile alınmalı, sofra ailede sorunların konuşulduğu stresli bir ortam olmamalı, yemek yemenin sadece ihtiyaç olduğu öğretilmeli ve dış uyaranlar azaltılmalı( tablet, telefon, televizyon gibi), farkında olarak yemek yemesi sağlanmalı, özellikle küçük yaşlarda doyduktan sonra yemek yemeye zorlanmamalı ve akran kıyaslaması yapılmamalı, sağlıklı ve dengeli bir yeme düzeni oturtulup atıştırma tarzı beslenmeden uzak durulmalıdır. Bunların hepsi yapılırken çocuklara karşı zorlayıcı ve baskıcı bir tavır sergilenmemelidir. Bu davranış, tedaviye karşı negatif etki oluşturarak çocuk ve yemekler arasında olumsuz bir bağ kurulmasına ilerde yeme bozukluğu yaşanmasına sebep olabilir.

İstek, görüş ve önerileriniz için bana sosyal medya ya da mail aracılığıyla ulaşabilirsinizJ

@diyetisyenyapraksavas

[email protected]