Birçoğumuz fırsatları değerlendiremeyip ah vah ederiz. Hayatın inişli, çıkışlı yollarını aşarken elimize gelen fırsatları değerlendiremeyip hayıflanırız.
Ve sonunda kendi kendimize:
“Ne yapalım kısmet değilmiş!” deyip kendimizi avuturuz. Oysa kısmetini kendisinin çabaları sonucu elde edeceğini asla kabullenmez insanoğlu!
Her şeyi Allah’tan beklemek veya birilerinin zorlamasıyla istediğimiz şeylere ulaşmayı beklemek ne derece doğru olabilir? Fırsatları değerlendirmeyenler için de güzel bir şarkı sözü vardır:
“Kaçan fırsat elde kuşmuş,
Her şey fani hayat boşmuş.”
Şarkının devamı her ne kadar aşk ve sevda üzerine yazılmış olsa da fırsatları değerlendirme adına bu iki beyit çok güzel bir örnek.
Bugün sizlere bir Nasreddin Hoca fıkrası ile bu konuyu devam ettirmek istiyorum. Nasreddin Hoca her gün evinde değil de sofada üstü açık mekanda Namazını kılar ve sonrasında ellerini açıp:
“Allah’ım bana yüz altın atıver önüme doksan dokuz olursa kabul etmem!” diye niyazda bulunurmuş. Bir Musevi Bezirgânda oradan geçerken Hocanın bu duası dikkatini çekmiş. Gülerek oradan ayrılmış. Ertesi gün Bezirgân yine aynı vakitte oradan geçerken Hocanın Allah’tan aynı istekte bulunduğunu görünce:
“Şu hocaya bir oyun edeyim. Şu damın üzerine çıkıp ona tam doksan dokuz atayım bakalım altınları reddedecek mi?” diyerek dama çıkar, kesesinde bulunan yüz altından birini ayırıp, doksan dokuzunu Hocanın seccadesi önüne atar. Hoca altınları görünce:
“Rabbim şükürler olsun dileğimi yerine getirdin” der ve başlar altınları saymaya. Bir sayar doksan dokuz altın var. Tekrar ellerini açıp:
“Rabbim şükürler olsun sana! Doksan dokuzu veren Allah elbet birini de verir!” diyerek altınları alıp kuşağına sıkıştırır. Bunu gören Bezirgân koşarak hocanın yanına gelir:
“Hoca efendi, Hoca efendi o altınları damın üzerinden sana ben attım! Sen doksan dokuz olursa kabul etmem demiştin. Şimdi ver benim altınlarımı!” der. Hoca bu hemen şıp diye yapıştırır lafı:
“Doğru söylerisin bezirgân, ama ben Allah’tan böyle dilekte bulundum. Allah dileğimi kabul etti bana da: “Ya kulum sana gönderdiğim altınlar tamı tamına yüz adetti. Birini bezirgân çaldı. Şimdi Kadıya git, Bezirgânın ayırdığı o tek altını da al!” dedi. Şimdi bende Kadıya gidiyorum diyince Bezirgân korkudan kuşağından çıkardığı bir avuç altını da hocaya uzatarak:
“Sen yüz altın dilemiştin Hoca Efendi ama kurnazlığınla yüz yirmi altının sahibi oldun deyip oradan ayrılır”
Evet, değeli okurlarım tabi bu bir fıkra ancak böyle Hoca Nasreddin gibi sizde her şeyi Allah’tan beklemeyin. Havadan emeksiz kazanılan paranı bereketi olmaz!