Sosyal medyanın henüz dünyamızı ele geçirmediği zamanlardı… Biz, 90’lar kuşağı, dışarının tozuyla yoğrulmuş son masum nesildik. Sabahtan sokağa çıkar, akşam ezanı gibi eve dönerdik. Telefonumuz yoktu ama iletişimsiz değildik. Bir bakışla anlaşır, bir çığlıkla oyuna çağrılırdık.
Oyunların mucidiydik. Kuralları biz koyar, bazen bozardık ama asla saygısız olmazdık. Yaramazlık bile terbiyeli yapılırdı. Şimdikilerin aksine ev partilerimiz bile süssüz, püssüz ama kahkahası boldu. Abartısız sade ve içten. Rengârenk karton tabaklarda cips, gazoz ve annelerimizin hazırladığı kekler, kısırlar…. Danslarımız gülünesiydi belki ama gülmek için dans ederdik zaten. Kimse bizi çekmezdi, biz birbirimizi izlerdik. Ve o kahkahalar… Hâlâ kulağımda çınlıyor.
Hazır yemek bir ödüldü bizim için. Dışarıda döner veya iskender yemek, adeta küçük bir bayram sayılırdı. Hamburger, pizza gibi yiyecekler “zararlı” sayılır, özenerek ama mesafeli bakardık. Evde yediğimiz her lokma anne eliyle yoğrulmuş, sevgiyle pişmiş olurdu.
Akşamları televizyon başında toplanırdık. Elimizde çaya batırılmış finger bisküviler, mısır dolu bir kâse… Hangi kanal ne verirse onu izler, hiç şikâyet etmezdik. Video kasetler vardı; ileri saramazdık, sabırla beklerdik. “Kral Pop” vardı bir de… Pop 20 sıralamasını oyun hâline getirirdik. Hangi şarkı denk gelecek diye kalbimiz küt küt atardı. En kötü şarkı kimde çıkacak diye kahkahalara boğulurduk.
Biz basit yaşadık. Ama ne büyük mutluluklar biriktirdik… Şimdi düşünüyorum da, biz hayal kurarken dikkatimizi dağıtacak hiçbir şey yoktu. Belki de bu yüzden bu kadar güçlüydü hayallerimiz.
Şimdi her şey çok ama kıymet yok gibi. Oysa biz azla yetinmeyi bilen son nesildik. Son masumluk bizdeydi. En güzel günlerdi. Belki de bu yüzden, her özlediğimizde kalbimiz biraz daha sızlıyor.
Hayatımız basitti. Ama hayallerimiz büyüktü. Dikkatimiz dağılmadan, kalpten arkadaşlıklar kurar, teknoloji olmadan eğlenmeyi başarırdık. Şimdilerde çok şey var ama bizde olan tek şey yeterdi: Gerçek mutluluk.
“Bugün sahip olunan her şeyin gölgesinde kaldı o basit mutluluklar. Oysa biz; bir simitle doyar, bir bakışla anlaşır, bir düşle dünyayı fethederdik.”
Bizler, basit şeylerin kıymetini bilen son nesildik. Ve ne mutlu ki, bu güzelliklerin tanığıyız…
Çünkü biz 90’larda çocuk olduk. Ve çocukluğumuzu hiçbir şeye değişmedik.
Peki ya siz?
Siz neyi özlediniz en çok?..