Günümüzde asıl sorun, kötü liderlerden çok, zayıflardan oluşan kalabalıklarla çevrili bir dünyada yaşıyor olmamızdır.

Zayıflar konuşur, tartışır, sızlanır.

Liderler harekete geçer.

Zayıflar oyun oynar; liderler bir şeyler inşa eder.

Zayıflar güç talep eder; liderler onu hak ederek alır.

Zayıflar saygı ister; liderler saygı görür.

Zayıflar acıdan korkar; liderler o acıyı dönüştürür.

Ama modern dünyada neden bu kadar az lider görüyoruz?

Neden her yer bu kadar çok zayıf sesle dolu?

Cevap basit ama rahatsız edici:

Çünkü sistemin ayakta kalabilmesi için zayıflara ihtiyacı var.

Sistemin işleyebilmesi için yönlendirilebilir, korkutulabilir, tüketmeye mecbur kalmış kitleler gerekir.

Zayıflar kolayca manipüle edilir. Onlar için parlak bir telefon, sahte bir statü sembolü ya da plastik bir övgü yeterlidir.

Bir toplum ne kadar materyalistleşirse, liderliğin özü o kadar çürür.

Değerler yerini gösterişe, amaç yerini trendlere, ruhaniyet yerini hazza bırakır.

Ve bir toplumda sapkınlıklar ne zaman güç kazanır biliyor musunuz?

Liderliğin yerini zayıflık aldığında…

Yaş almak kimseyi lider yapmaz.

Konuşmayı değil, görmeyi öğrenmek gerekir.

Korkmak değil, katlanmak gerekir.

Ve en önemlisi:

Zayıflığı haklılaştırmak değil, dönüştürmek gerekir.

Bugün toplumun asıl problemi; liderlerin eksikliği değil,

liderliği kendinde inşa edememiş bireylerle dolu olmasıdır.

Zayıf olmak bir seçimdir.

Tıpkı liderlik gibi.