Bu gün yine sizlere bir güzel hikaye ile merhaba demek istedim. Bazı hikayeler vardır ondan ders alınır. Bazı hikayeler vardır ondan ibret alınır!

Benim anlatacağım kısa minik bir hikaye. Bu hikayede hayvanların duyguları ve acıma hislerinin olduğunun bir göstergesi. Şimdi dilerseniz ben bu hikayeyi anlattıktan sonra yaşanmış bir olayı da bu hikayeye bağlamak istiyorum.

Evet, adamın birinin bir eşeği ve onunda bir sıpası varmış. Her gün ormana gidip kurumuş ağaçları kesip eşeğine yükleyip pazarda satar geçimini böyle sağlarmış. Ormana giderken eşeğin sırtına içinde baltası yiyecek ve içeceğini taşıdığı heybeyi koyarmış. Dönüşü de bu heybeyi kendisi sırtlanırmış.

Yine bir gün ormana gitmişler dönüşü adam kendi kendine:

“Şu sıpa hayli büyüdü bari şu heybeyi de şuna taşıtayım. Artık yük taşımaya da alışmış olur!” diyerek heybeyi sıpanın sırtına oturtur. Dönüp sıpanın annesi eşeği yularından yakalayarak çekmeğe başlar. Ancak eşek tek bir atmaz anırarak inatlaşır. Adam yuları çekiştirir olmaz. Eline bir dal parçası alıp hayvana vurur olmaz.

Bu güne kadar hiç inatçılık yapmayan eşeğin inadını çözemez. Bütün uğraşlardan yorulan oduncu bir kayanın üzerine oturup düşünür. Birazda susamıştır. Kendi kendine:

“Şu sıpanın sırtında ki heybeyi alayım. İçinden su testisini çıkarıp biraz içeyim" der. Heybeyi sıpanın sırtından indirir testiyi çıkarır. Bu arada sıpanın sırtından yükü aldığını fark eden eşek başlar yürümeye. Adam telaşla birkaç yudum su içtikten sonra su testisini tekrar heybeye koyup sıpaya yönelir. Bu arada bunu fark eden eşek çivi gibi çakılmış gibi durur.

Oduncunun kafası dank etmiştir. Demek ki eşek yavrusuna kıyamamaktadır. Çaresiz heybeyi sırtına vurarak kasabanın yolunu tutarlar. Sıpa iyice büyümeden oduncu sıpaya yük yüklemez.

Ben genelde hayvanları severim. Bizim bahçede birkaç kedi ve yavruları var onlara her gün kedi maması vererek beslemeye çalışıyorum. Her ne kadar yabani olsalar da neticede bakıma muhtaçlar. Bu konuda Allah’u Teâlâ:

“Onlar benim sessiz kullarım onlara iyi bakın!” der.

Oysa bakıyorum da gerek kedi olsun ve gerekse köpek olsun bu hayvanları bırakın beslemeği bazı sevgiden nasibini almamış sözde insanlar ağzı dili olmayan bu hayvanları tartaklayarak kiminin ölümüne sebep oluyor, kimisini de sakat ediyorlar.

Bu madalyonun bir yüzü diğer yüzü ise: Bir hayvan yavrusunu canı pahasına koruyor ve çaba sarf edebiliyor da. Biz insanlar ne kadar duyarlıyız bakın. Sıkça haberlerde okuruz, birkaç aylık bebek kazalarını! Ya çocuk kaynar sular ile haşlanır ya da pencere veya balkondan aşağı düşer. İşin en acısı ise gayri meşru doğurdukları bebekleri ya bir yere bırakıp giden anneleri sıkça duyarız. Hayvanlardan bile ders alamayacak kadar birini siz nasıl vasıflandırırsınız?

Geçenlerde kedilere aldığım kedi maması kalmamıştı. Hemen evin yanında ki kulübenin üzerinde her sabah onlar adeta yemeğini bekler gibi mama bekliyorlardı. Çıkıp kaplarına mama koyayım dedim baktım poşette mama kalmamış. Sabah erken saat olduğundan mama satan dükkan açılmadığını bildiğimden bunlara ne vereyim diye düşündüm. Akşamdan kalma tavuk suyu çorba vardı işine biraz ekmek doğrayarak önlerine koydum. Adeta teşekkür ediyormuş gibi yüzüme bakıp miyavladılar. Zaman, zaman çoğu yerde ya bir ağacın altına veya kaldırım kenarına kedi ve köpekler için konulan mamaları gördüğümde gerçekten çok duygulanıyorum. Ve demek ki benim gibi hayvan sevenler çoğunlukta diyorum…