Kişi kendi özünü bulmasını sağlayan bir ortamda büyümediğinde bulunduğu ortamda farklı hissetmemek için özünü kaybettirecek sosyal kimlik arayışına girebilir. Bu durum küçük yaşlarda ailesinin ona farkında olmadan yüklediği davranışlarla ilgilidir. Aile çocuğunu kendi yönettiği sisteme maruz bırakarak benliğinin yok saymasına sebep olabilir.

Bu şekilde yetiştirilen her çocuk belirli yaştan itibaren kendini kavrayamadığından öze değil görünüşe odaklı birisi olur. Kendisini sürekli eksik, yetersiz ve değersiz hissederek başka şeyler gözüne daha kıymetli gelir. Bu şeyler bazen kişi bazen nesne olsa da kendi benliğinin yok olmasına sebep olmaktadır. Kendi özünü göremeyen karşısındakinin de hiç bir zaman özünü, yüreğini göremez. Öncelikle bir kişi kendini tanımalı ki çevreyi de kendi gözüyle, bakış açısıyla tanısın. Birey kendini tanımıyorsa toplum içerisinde bukalemun gibi renkten renge girer. En tehlikeli durum da budur. Herkesin yanında aynı karaktere sahip bir birey ne kadar etik bir davranış sergileyebilir ki?

Ne yazık ki toplumumuzun da durumu bu şekildedir. İnsan’ın özünü değil görünüşünü görmeye programlanmış bir kültür oluşmuştur. Bu yüzden de bu nesil nesnelerin kalitesine göre öze değer vermektedir. İnsanın kalitelisi nesneye göre değil karaktere göredir. Kendim nasıl hissederim? Mantalitesi yerine Başkası ne der? Mantalitesini daha çok benimsemektedir. Her geçen gün özümüzü daha da kaybeder olduk. Başkalarına göre şekillenmiş bir oyun hamuruna dönüşmedik mi?

Sosyal alemi de bu yüzden çok sık kullanmıyor muyuz? Yediğimiz, içtiğimiz ve gittiğimiz yerleri bize hissettirdiği duyguyu önemsemeden hemen bir fotoğraf karesine alıp, anı ölümsüzleştireceğimizi düşünerek başkalarının beğenilerine göre anı güzelleştirmek onlara kendimizden daha çok değer verdiğimizi göstermez mi? Beni görün, beni beğenin, ben buradayım…. Ben sizin sayenizde yaşama tutunuyorum. Kendim olamıyorum, olamadığım için de kendimi sizin beğenilerinizle tatmin ediyorum….

Gerçekten bir illüzyonun içerisinde harcanan karınca sürüsü misali… Kendini tanımadan

topluma beğendirme çabası karakter yoksunluğundan başka bir şey değildir. Herkesleşen ruhlarımız ve sahteleşen duygularımızla yaşamdan zevk almış gibi görünsek de git gide yok oluyoruz.