Bazen yürümek değil, durmak da cesaret ister. Hele ki seni anlamayan kalabalıkların ortasında varlığını sürdürmek… İşte gerçek mücadele orada başlar.

Durmaman gereken yerde kendini bilerek durmak… Zannettiğimden çok daha fazla güç gerektiriyormuş. Oysa biz gücü hep ileri atılmakta, mücadele etmekte, konuşmakta ararız. Ama asıl güç; seviyeni koruyarak, sükûnetle, kimseye laf yetiştirmeden ama her şeyin farkında olarak “orada” kalabilmekteymiş.

Bir kalabalığın içine girdiğinde gözler seni süzer, kelimelerin terazide tartılır. Herkesin seni göz ucuyla yargılamak için fırsat kolladığı bir ortamda, başını dik tutarak nefes almak… İşte bu sana güçlü olmayı öğretiyor.

Savaşlar da böyle değil midir zaten? Gürültülü silah seslerinden çok, kendi iç sesinle verdiğin mücadele belirler kazananı. Onca insanın arasında, onların zihninden sana yönelen binbir önyargıya rağmen hâlâ orada varlığını gösterebilmek… Sessiz bir zaferdir bu.

Seni anlayan insanların yanında kendini yaşamak kolay. Zaten huzur da orada başlar. Ama asıl mesele, seni hiç anlamayan, belki de anlamak istemeyen insanlar arasında varlığını yaşatabilmek, kim olduğunu unutmamaktır. İşte asıl güç burada başlar, gerçek direniş burada şekillenir.

İnsanın sesi kısıldığında değil, değeri sorgulandığında içi acır. Ve o acının içinden çıkıp kendin olmaya devam edebiliyorsan… Kimseye bir şey ispatlamaya çalışmadan, sadece kendine sadık kalarak… Sen zaten en zor sınavı geçmişsindir.

Sylvia Plath, Sırça Fanus’ta şöyle der:

“Sırça fanusun altında, kendi boğulmuş havasının içinde, hareketsiz duran ölü bir kız gibi hissediyordum kendimi.”

Ve bazen biz de tam olarak böyle hissederiz. O kalabalıkların içinde, camın ardında, bastırılmış, gözlemlenen, nefes almaya çalışan bir varlık gibi… Ama mesele, sırça fanusun içinde yok olmak değil; orada bile ışığını söndürmeden durabilmek. Gürültüye rağmen kendi sesini duymak.

Çünkü bazı zaferler sessizlikle kazanılır.

Ve bazı kişiler savaşlarını sadece kendiyle konuşarak verir.

“Sessizlik bile ses çıkartır bazen. Hele bir kadının sustuğu yerde, kelimeler haykırır.”

                                                               Frauadymn