Bazı dergiler vardır… Sanatın, mizahın ve özgürlüğün arkasına saklanarak, aslında sadece bir satış stratejisi yürütürler.
Satışlar düşünce yapılacak olan bellidir:
Toplumun sinir uçlarına dokun.
Bir inancı hedef al, bir değeri tartışmaya aç, bir simgeyi karikatürize et.
Tepki gelsin… linç başlasın… ve sonra özür, geri adım, açıklama…
Yani:
“Reklamın iyisi kötüsü olmaz” mantığıyla kutsalları harcayan bir taktik…
Leman’ın son kapağı tam da bu senaryoyu oynuyor.
Daha önce devrim düşmanlarını, yobazları kapağa taşıyan bu yayın,
şimdi de Hz. Peygamber’in çizimini kullanarak inançlı milyonların tepkisini çekti.
Sonra da her zamanki gibi klasik refleks:
“İfade özgürlüğü… karikatür sanattır…”
Ama kimse kusura bakmasın.
İslam inancına göre Hz. Muhammed tasvir edilemez.
Bu bir tercih değil, inanç meselesidir.
Bu, milyonlarca insanın vicdanıyla, değerleriyle doğrudan ilgilidir.
Aynı şekilde, Atatürk de bu toplumun kurucu iradesidir, kırmızı çizgisidir.
Laikliği, ilericiliği, çağdaşlığı temsil eder.
Ama ne zaman işlerine gelse Atatürk’ü kapağa çıkarır,
işlerine gelmediğinde onu hedef alanları “eleştiri” diye parlatırlar.
Soruyorum:
Bu mudur sanat?
Bu mudur özgürlük?
Yoksa bu, kutsallar üzerinden prim yapma ucuzluğu mudur?
Toplum kutuplaşsın, insanlar öfkelensin, sayfalar paylaşılsın…
Ve sonunda:
“Bu ay Leman kapağı çok konuşuldu” denilsin.
Buna sanat değil, pazarlama denir.
Buna cesaret değil, kalkışmışlıktan rant devşirme denir.
Ve biz, bu oyuna artık gelmeyeceğiz.
Ben hem Hz. Peygamber’e inanan bir vicdanın,
hem de Atatürk ilke ve devrimleriyle büyümüş bir yurttaşın sesi olarak diyorum ki:
Kutsallarınızın bedelini raf fiyatına düşürmeyin.
Sanat; eleştirir ama saygısızlaşmaz.
Mizah; düşündürür ama kutsalı istismar etmez.
Özgürlük; provoke etmek değil, sınırını bilmektir.
Ve unutmayın:
Bizim hem inancımız hem Cumhuriyetimiz değerlidir.
Bu ikisi birbirine zıt değil, birbirini tamamlayan iki temelimizdir.
Saygıyla.
Sadece Yazmıyor, Kutsala Sahip Çıkıyor.
Frauadymn