Scarlett Johansson şöyle demiş: “Üç gün Instagram kullandım. Kendimi başkasının hayatını öykünürken buldum.”

Ve ardından şu cümleleri eklemiş:

“Instagram’ı üç günlüğüne açtım. Sadece 20 dakikamı harcadım ama 17 dakikasını bir başkasının hesabında gezerek geçirdim. Kendimi eksik hissettim. Duygularım sosyal medya kullanılmayacak kadar hassas. Ben çok narin birisiyim.”

Ne büyük bir itiraf bu…

Ve ne kadar tanıdık. Çünkü belki de her birimiz, o 17 dakikada kendimizi buluyoruz. Başkalarının hayatına hayranlıkla bakarken, kendi hayatımıza sırtımızı dönüyoruz. “Benim neden böyle bir evim yok?” diye soruyoruz.

“Ben neden bu kadar enerjik değilim, neden o kadar sevilmiyorum,

 neden daha güzel, daha üretken, daha parlak değilim?”

 

Oysa kimse ıslak saçlarıyla ağladığı banyoyu paylaşmıyor. Kimse yalnızlıktan titrediği geceyi, kırık dökük hayallerini, içindeki çaresizliği sergilemiyor. Hepimizin gerçek hayatı arka planda yaşanıyor. Ama biz, başkasının sahnesinde kendi kulisimizle yarışıyoruz. Ve elbette kaybediyoruz.

Bir düşün:

Bir annenin gecenin üçünde süt kokan tişörtüyle uykusuz kaldığı bir anı var. Gözleri şiş, saçı dağınık, ruhu tükenmiş… Ama sabah oluyor. O anne, çocuğuyla bir kahve fincanı ve gülen bir emoji eşliğinde paylaşım yapıyor. Geriye kalan ne?

“Çok tatlısınız”, “Bayıldım”, “Anne olmak sana yakışmış” yorumları…

Ama o annenin gece titreyerek ağladığı o anı kimse bilmiyor.

Ve sen, o gönderiye bakıp “Ben neden onun kadar iyi bir anne değilim?” diyorsun.

Oysa sen de o annenin aynasısın.

Sadece onun hikâyesinin son sahnesini izleyip, kendi hayatının kamera arkasıyla kıyaslıyorsun.

Scarlett’in “narinim” deyişi aslında bir zayıflık değil, büyük bir cesaret. Çünkü kırılganlığını tanımak, insanın en büyük gücüdür. Sosyal medya, her gün bir yarışa davet çıkarıyor. Ama sen her yarışa çıkmak zorunda değilsin.

Bazen o uygulamayı kapatmak, kendine bir merhem sürmektir.

Bazen 20 dakikayı kendi aynana bakarak geçirmek, bin filtreden daha onarıcıdır.

Ben de narinim.

Ve artık narinliğimi saklamıyorum.

Onu bir zırh gibi taşıyorum.

Çünkü biliyorum:

Gerçek güç, kırılganlığını tanıyanların dünyayı güzelleştirmesiyle gelir.