İzmir deplasmanına gitmeden deseler ki “maç oynanmadan 1 puan ister misin?” kuşkusuz hemen kabul ederdim ama hem skor olarak avantaj yakalayıp hemde Karşıyaka karşısında oyun olarak üstün olunca ve bütün bunlara rağmende 1 puanla sahadan ayrılınca insan ister istemez üzülüyor.
Maça İnegölspor çok iyi başladı. Sahada gol atma ihtimali en düşük oyuncu olan sağbek Lider ilede golü bulunca zorlu deplasmanda işlerin çok iyi gideceğinin adeta işaretini verdi. Fakat genç takım olmasına karşın mücadele etmeye çalışan ev sahibi takımın golüde jeneriklik olunca, zaten maç başından sonuna kadar takımı destekleyen Karşıyaka taraftarını coşturdu. Karşıyaka takımı 1 puan aldıysa bunu kesinlikle taraftarlarına borçludur. Yaptıkları tezahürat ve hiç susmadan takımları lehine söyledikleri şarkılar genç takımın adeta sahada savaşlarını sağladı.
Maç öncesi ısınırken sakatlanan Oğuz Kocabal ve 25. dakikada yine sakatlık yaşayan kaleci Şener´in çıkması teknik heyetin işini biraz bozsa da, takımın istekli olması ve bazı oyuncuların daha fazla sorumluluk alması İnegölspor açısından oldukça iyi bir andı. Bütün bunlar Emre Okur´un 81. dakikada golü atmasına kadar sürdü. Ondan sonra ise seyircinin desteğiyle İnegölspor takımının kapasitesine yakışmayacak bir gol yedikten sonrada durum aleyhimize döndü.
Karşıyaka belki maçı kazanabilirdi de ama burada bizim maçı arkada kabullenmemiz ve oyuncu değişiliğinde özellikle aksayan ve biraz yorgun gözüken Eren Açıkgöz ile Ömürcan´ı oyunda son ana kadar tutmamız da neden oldu gibi.
İnegölspor´un kesinlikle maçın son bölümlerine ve yine bu anlarda oyuncu değişliklerini iyi analiz etmesi şart. Çünkü kapasite ve kadro olarak yanımızdan dahi geçmeyecek olan takımlara karşı çok bonkör davranıp, puan veriyoruz. Oynadığımız oyun sonrası zar zor bulduğumuz golün ardından cebimizdeki puanı çıkartıp rakiplere veriyoruz. Genel olarak baktığımızda, takım deplasmanda hem iyi oynadı hemde golü çok iyi zamanda buldu ama yapmamamız gerekenleri yaptık ve iki puanı deplasmanda bıraktık.
İç sahada oynayacağımız Kastamonu ve Gümüşhane maçları aradaki puan farkının 7´ye çıkmasından sonra dahada büyük önem kazandı. Bu hafta takımda Recep ve Hacı kart cezalısı, kaleci Şener ile Oğuz sakat. Bu anlamda kadro yapısında kesin oynamalar olacak ama bu konuda Osman hocamız tecrübesiyle işi çözecektir.
Sonuç olarak puan puandır ama bu şekilde verilen puanlar biraz moral bozucu oluyor. Karşıyaka ise tecübeli Can Erdem, forma ve taraftar aşkına koşan genç bir ekip bu takımların en büyük silahı fazla enerjileri. Bunları erken kopartmak istiyorsan golü erken bulup, kondüsyonunu kontrollü kullanacaksın. Bu tür takımlara karşı daha maçlarımız olacaktır. Ligin henüz 9. haftası. Fakat ince nüansları yerinde kullanmamız şart. Zaten hedefe giden takımların en büyük artısı kolay puan değil, kolay sonuca gidenlerden oluştuğunu görüyoruz.
Son olarak yönetim kurulunun deplasmanlara tam olarak ilgi göstermedğini görüyoruz. Onursal Başkanımız Alinur Aktaş başka programdan gelip İzmir´de takımı seyredip, bir anlamda moral verirken, bazı yöneticilerimiz maça gelmeyi dahi düşünmüyorlar. Tamam yönetim çok çalıştı, çok iyi transferler yaptı, tarihin en yüksek meblasını toplayıp, ne denli istekli olduğunu gösterdi ama maçta bulunmakta şart. Çünkü futbolcuların gözü sahada olurken, akılları hep trübünde olur ki, kim var kim yok diye. Bundan dolayı güzel ve umutlu başladığımız bu yolu deplasmanlarda destekle taçlandırmak gerek diye düşünüyorum.